AK Parti'de Büyükşehir belediye başkan adaylığı için ismi geçen pek çok kişi var.
İsmi geçen isimlerin hepsi de belediye başkan adayı olmak için adeta can atıyor.
***
Bu isimlerin hemen hepsi aday olmak için elinden her geleni yapıyor ama bir tek açık açık "Aday adayıyım" demiyor...
Aday gösterilmek için Ankara'yı mesken tutuyor ama aday adaylık başvurusu bile yapmıyor.
Aday olabilmek için araya sokmadığı adam kalmıyor ama müracaatta bulunma cesaretini dahi gösteremiyor.
***
Hepsi aday gösterilmek için adeta dokuz takla atıyor ama iş aday adayı olmaya geldiğinde yan çiziyor.
Çünkü...
Hemen hepsi "Aday adayı olmam. Olursam aday olurum" havasında...
Çoğu "Çok istedi ama aday gösterilmedi" denilmesin diye hevesli görünmek istemiyor...
Hakkında "Parasına-turasına, konumuna rağmen aday yapılmadı" konuşmaları yapılmasın diye ilgilenmiyor ayaklarına yatıyor.
"Aday adayı olursam iş resmileşir, bir de aday gösterilmezsem karizmam çizilir" düşüncesiyle hiçbiri aday adayı olmuyor, yukarıdan bir mucize bekliyor.
***
Kısacası...
Aday adayı olma cesaretini gösterenleri ayrı tutuyoruz ama Büyükşehir adaylığı AK Parti'de isimleri dolaşan birçok kişi için çekinilen, gerek görülmeyen hatta mahcup olup utanılacak bir şekle gelmiş.
,,,,,,,,,,,,,
AYNI ŞARTLAR ALTINDA AYNI RİSKİ ALMAK...
Hoca sınavda öğrencilere tek ve kısa olan şu soruyu soruyor;
- “Risk nedir?”
öğrenci. Sınavın daha 20'nci saniyesinde veriyor cevap kağıdını.
öğrencinin teslim ettiği kağıdın üzerinde sadece isim ve soyadı varmış ve gerisi boşmuş.
En altta ise “İşte risk budur” yazıyormuş.
Sonuçta sınavdan en yüksek notu alan da o olmuş.
***
Hocanın bir sonraki sınavında da aynı soru ile yani “Risk nedir?” sorusuylakarşılaşan öğrencimiz tekrar boş kağıt verince, bu defa Sıfır almış.
Koşa koşa hocanın yanına giderek, sebebini sormuş telaşla.
Hocanın verdiği cevap ise manidarmış;
“Aynı şartlar altında, aynı riski almak aptallıktır!
***
Yukarıdaki yazıyı siyasete ve önümüzdeki seçimlere bağlamak yanlış olmaz herhalde.
Zira...
Görünen o ki; muhtemelen CHP de AKP de olası adaylar söz konusu olduğunda, önümüzdeki seçimlere Eskişehir'de aynı şartlar altında aynı riski alarak gireceğe benziyor
Bakalım bu seçimde hangi taraf sıfır çekecek, hangisi geçecek?
Hep birlikte göreceğiz...
,,,,,,,,,,,,,
GERÇEĞİN ÖNÜNE GEÇEN İDEOLOJİK SAPLANTI!
"Ekonomi hiç iyi değil. İşyerleri bir bir kapanıyor” diyorsunuz.
Karşınızdaki anında itiraz ediyor:
-“Sen öyle diyorsun ama bak her mekan ağzına kadar dolu. Madem ekonomi kötü bu insanlar bu mekanları niçin dolduruyor?” diye soruya soruyla cevap veriyor.
***
“İşsizlik had safhada. ülkenin gençlerine yazık oluyor” diyorsunuz,
Karşınızdaki anında itiraz ediyor:
-“Sen öyle diyorsun ama bak Organize Sanayi’de adamlar işçi arıyor ama bulamıyor. Bence işsizlik yok. İş beğenemezlik var” diyor.
***
-“Hayat çok pahalı hale geldi. Pazara-markete çıkılmaz oldu. Peynirin kilosu bile 200-300 lira” demeye kalkmayın sakın!
Karşınızdaki hemen itiraz ediyor.
-“Sen öyle diyorsun ama pazarda fiyatlar oldukça ucuz. 50 liraya da peynir var. Git ondan al” diyerek, süt tozundan yapılan peyniri örnek gösteriyor.
***
“Alım gücü düştü ama” diyorsun, “Gidip en pahalı telefonu alma o zaman” diyor.
“Otomobilin iki katı vergi ödüyorsun” diyorsun, “İkinci el kullan” diyor.
***
“Her gün zam geliyor” diye yakınıyorsun, “Gelecek tabi. Dünyada böyle” cevabı veriyor.
“Akaryakıta bu kadar zam mı gelir” dediğinde, “Ne yapalım petrolün varil fiyatı yüksek” diyor.
“Döviz çok yükseldi” demeye gör, “senin dolarla işin ne?” diye cevaplıyor.
***
Kısacası…
Neden yakınırsanız yakının, mutlaka söylediğinizin tersini söyleyen bir kitle çıkıyor karşınıza…
En sonunda sinirlenip “Ne yani! O halde her şey dört dörtlük mü ülkede?” diye çıkışıyorsunuz…
Bazıları “O kadar da değil. Elbette aksayan yönler mutlaka var” diye küçük de olsa bir kapı aralığı bırakıyor.
Bazıları ise aynı inat ve kararlılıkla! “Her şey dört dörtlük. Hiçbir sıkıntı yok. Sen iktidar ve devlet düşmanısın. Sanki eskiden Türkiye dört dörtlük müydü?” diyor iyi mi?
,,,,,,,,,