İnsan olmak kolay değildir. 
Herkese adil davranarak karşında ki insanın gönlünü alacaksın. 
Yoksul insanlara yardım edeceksin. Fakiri doyurup giydireceksin.
Zor mu? Kolay dersek yalan olur.

Kıraç topraklara sahip köyün birinde yağmur yağmadığı için köylüler üzgündür. 
Ne yapacaklarını bilemezler. İki kere yağmur duası başarısız olmuştur.
Aralarında tartışırlar. Yaşlı olan: Köyü ağaçlandıracağımıza, olan ağaçları kestik der.
O sırada uzaktan köye birisinin gelmekte olduğunu görürler.
Kıraç topraklardaki köylerine pek kimse gelmezmiş.
Köylüler gelen misafirin yanına varıp köylerine davet ederler.
Köy kahvesinde çay içip misafire dertlerini anlatıp dua istemişler.
Misafir köylülere; gelin önce evleri bir dolanalım, insanların halini hatırını soralım demiş.

Köhne bir evin kapısını çalmış.
İçeriden üstü başı dökük ayakkabıları olmayan üç kız çocuğu çıkar.
Karşılarında yabancı bir adam ve köylüleri görünce; ninee diye seslenmişler. 
Adam; nine köylü yağmur duası istiyor. Siz de katılır mısınız?
Çocuklar hemen söze girmişler; biz yağmur yağmasını istemiyoruz.
Dua etmeyiz. Çünkü ayaklarımız ıslanıyor demişler.
Misafir adam bu defa nineye dönüp; peki ninem demiş.
Sen de Tanrı’ya yağmur yağsın diye dua eder misin?
Nine’de; ben yağmur yağmasını istemem oğul demiş. Evin damını işaret etmiş.
Yağmur yağdığında dam başımıza akıyor demiş.

Misafir köylülere dönüp:  Ey ahali önce bunların ihtiyaçlarını görün.
Onların ihtiyaçlarını görün ki sizinle dua etsinler.
Çünkü Tanrı önce mazlumların duasını kabul eder demiş.
Bizim ülkemizde de ihtiyaç sahibi insan çok.
Onun için dualarımız kabul görmüyor.