Biz Türklerin inançları; tasavvuf felsefesi içinde ele alınmalıdır.
Tasavvuf da: Tanrı’nın varlığını, birliğini, niteliğini ve evrenin oluşumunu varlık
birliğiyle, yaratılanla yaratanın bir oluşunu anlatan “Yaratılanı severim, Yaradandan
ötürü” sözünün aynı kaynaktan gelişi anlayışıyla açıklayan dinsel ve felsefi akımdır.
Bu felsefi akımı da islam aleminde en güzel temsil eden Horasan Erenleridir. Biz
Türklerin felsefesinde yer alan Ahmet Yesevi’den, Yunus’tan, Hacı Bektaş’tan, Hacı
Bayram’dan sonra bedevi bir zihniyeti Tarikat olarak bünyemize kabul ettirmeye
çalışsalar da bizlerin inanç sistemine kültürümüze ters düşse de ülkemize çeşitli
isimler altında tarikatlar yerleşmiş olsada eğitimli insanların bünyesi bir türlü kabul
edememiştir.
Türklerin töresinde 9 yaşında kız çocuğu ile evlenmeyi kimse aklından geçirmez.
Badeleme denilen reşit olmayan erkek çocuklarıyla beraber olmak “Eline, diline,
beline sahip ol!” diyen tasavvuf düşüncesine sahip bir ulusun Türk töre ve inançlarına
sığmaz.
Tasavvufun bel kemiğini oluşturan ilim ve o ilmi halkına öğretmeye çalışan Türk
ulularını ne zaman görecek ve felsefelerini insanlığa anlatmaya çalışacaksınız! İlim
kelimesi Kuran’da 750 yerde geçmektedir. Bununla birlikte, okumak, düşünmek,
ibret almak, akıl bir çok ayette görülüyor. Kuran da bu kavramların bu kadar çok
geçmesi İslam’ın İlme verdiği değeri gösterir. Yunus Emre: “ İlim ilim bilmektir, ilim
kendin bilmektir, Sen kendini bilmezsin, ya nice okumaktır?” Derken yaşamın
temelinin ilimden yani bilimden geçtiğini söyleyerek bilgiye değer verilmesini
istemektedir! Tarikatlar paralı işlerden başını kaldıramazken: Türk Erenler’i Tanrı
yolunda yürürken hiç biri paralı işe bulaşmamışlarsa bu onların inançları gereğidir.