Geçen hafta yurdumuzda yaşayan az sayıdaki bilge kişilerden biri olan Özdemir İnce gazetesindeki köşe yazısında günümüze ışık tutan önemli bir kavramı anımsattı bizlere: Ohlokrasi! Tüm devlet yönetim biçimlerinin adları gibi Yunancadan gelme bir deyim. Demokrasilerde “demos” yani halk hükümet üzerinde denetleyici ve yönlendirici bir gücü anlatır. Ohlokrasi sözcüğünde ise “Ohlos” kalabalık, “Kratos”da güç demek. Bilinç sahibi olup halk olamamış kalabalıkların gücünü ve egemenliğini ifade eden bir terim. Yani kitleler yurttaşlık bilincine varıp halk olduklarında “demokrasi”, bilinçsiz yığınlar, kalabalıklar oluşturup devlet yönetiminin biçimlenmesinde rol oynadıklarında “ohlokrasi” oluşuyor. “Ohlos” sözcüğünde gizli bir aşağılama söz konusu, kalabalıktan kasıt eğitilmemiş, iyi düşünemeyen kitleleri anlatıyor. Bu kitlenin seçimleri popülist politikacıların iş başına gelmesine yol açıyor. Antik Yunandan beri demokrasilerin açmazı önce popülizme, oradan tiranlığa evrildikleri yönünde bir eleştiriye maruz kalmalarıdır. Yine de demokrasinin en iyi yönetim biçimi olarak algılanması önemli. Getirdiği sorunların çözümü ise toplumun bilinçsiz yığınlar tarafından değil, yurttaşlık bilincine varmış eğitimli insanlar tarafından oluşturulmasında yatıyor…
Tarihin her döneminde egemenlerin iktidarlarını tehlikede gördükleri zaman başvurdukları yöntem, her şeyi bildiğini sanan cahil ve mesleksiz bırakılmış yığınlara “halk dalkavukluğu” yaparak ulaşmaktır. Bu da kitlelerin en geri kalmış yanlarını okşama, en ilkel güdülerini harekete geçirme, deyim yerindeyse aşağılık komplekslerini içi boş bir özgüvenle doldurma çabası olarak göze çarpar. Temelinde cehaletin övülmesi ve adeta bir fazilete dönüştürülme çabası vardır. Örneğin hiçbir ekonomi ya da iktisat eğitimi almamış bir güreşçinin bir kamu bankasının yönetim kuruluna atanmasını eleştirmek ne yapılmak istendiğini anlamamaktır. İsteseler kendilerine yakın düşüncede bir iktisatçıyı ya da ekonomisti pekâlâ o mevkiye atayabilirler. Ama kitlelere verilmek istenen mesaj farklıdır. Yapılan eylemde cehaletin ve sadakatin ödüllendirilmesi ve cesaretlendirilmesi hedeflenir. Bu tür popülist yaklaşımlar kuşkusuz zirvesine her zaman faşist ve totaliter rejimlerde ulaşmıştır. Her yıl iyi yetişmiş on binlerce gencin ülkede gelecek göremeyerek yurt dışına gitmesi ohlokrasilerde teşvik edilir, çünkü kalan sağlar iktidara tutunmada destek olacaklardır. Bu kabustan uyanmak ancak eğitim seferberliği yanında adil bir gelir paylaşımını yaratmakla sağlanabilir…