Türkiye Diyanet Vakfı,,“Bir Neslin Ağabeyi (Fethi Gemuhluoğlu)” paneli düzenlemiş. Gemuhluoğlu, Türkiye'nin yetiştirdiği Milliyetçi kesimin önde gelen yazarlarından biri...
Panelde bir konuşma yapan Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Gemuhluoğlu'nun kendisine verdiği bir nasihatı şöyle anlatıyor:
-Bana verdiği bir nasihati hiçbir zaman unutmadım. Kesin bir dille söylemişti. Nasihat değil emirdi. ‘Cedeli bırak’ demişti. O zamanlar pek modaydı cedel. Okullarda münazara kulüpleri vardı. Ben de bizim okulun münazara takımındaydım. Çok seviyordum münazara etmeyi. Fethi ağabey, bana cedeli bırakmamı kimseyle münakaşa etmememi söyledi. Ayrıca, ‘Ne okuyacaksın’ diye sordu. Felsefe okuyacağımı söyledim. “Türkiye’de felsefe okunmaz” diye cevap verdi. “İstersen seni Kadıköy Maarif Koleji’ne aldıralım’ dedi. Hayatımın hatasını yaptım ve Eskişehir’de kalacağımı söyledim...
Fethi Gemuhluoğlu ile ilgili Türkiye'de pek çok düşünürün önemli sözleri vardır. Nabi Avcı'nın Gemuhluoğlu'nu anlattığı bir sözü ise pek meşhurdur:
-Sürgünde kurulmuş bir Osmanlı divânı gibiydi...
Nabi Avcı, felsefe okuyup Eskişehir'i tercih etti...
Milli Eğitim Bakanı oldu...
istanbul'u tercih etseydi ne olurdu?
En kötü ihtimal "Başbakan olurdu"
Eskişehir mi?
Sanırım Nabi hocamız için, şu sıralar "sürgün" anlamını taşıyor...
-----------
KOLAY KOLAY
KARALAR
BAĞLAMAYIZ
Hey onbeşli onbeşli
Tokat yolları taşlı
Onbeşliler gidiyor
Kızların gözü yaşlı
Aslan yarim kız senin adın Hediye
Ben dolandım sen de dolan gel beriye
Fistan aldım endazesi onyediye
Gidiyom gidemiyom
Az doldur içemiyom
Sevdiğim pek gönüllü
Koyup da gidemiyom
Gidiyom gidemiyom
Sevdim terkedemiyom
Sevdiğim pek gönüllü
Gönlünü edemiyom
Aslan yarim kız senin adın Hediye
Ben dolandım sen de dolan gel beriye
Fistan aldım endazesi onyediye
Giderim ilinizden (elinizden)
Kurtulam dilinizden
Yeşil baş ördek olsam
Su içmem gölünüzden
.../...
Onbeşliler Türküsünü hepimiz biliriz de, ne anlatmak istediğini pek bilmeyiz...
Onbeşliler askerdir...
19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başında arka arkaya pek çok savaşta verdiğimiz kayıpların sonunda, askere alacak yetişkin ve sağlıklı erkek kalmayınca 15-18 yaş arası erkek çocukların orduya katılmalarına karar verilir...
Türküdeki 15'liler cepheye giden çocuklar için yakılan ağıttır...
Sonra!
Sonra biz o ağıdı aldık, oyun havasına çevirdik.
Ağladığımız türkülerde, pek neşelendik...
En son Ankara'da patlayan bomba...
Diyorlar ki, "neden kimse yas tutmuyor"
Biz ağıdı, oyun havasına çeviren bir milletiz, "öyle kolay kolay yas tutmayız"
----------------
SAĞLIKÇILAR
BU KIYAĞI
UNUTMAZ ARTIK!
Hekimler ve sağlık çalışanları, yıllardır talep ediyorlar:
-Yıpranıyoruz. Bize yıpranma hakkı verin...
Bakanlık bu sese duyarsız kalmadı. Anında harekete geçti...
Sağlık Bakanlığı’nın çalışmasına göre doktor ve hemşireler mesai saatleri dışında nöbet süresi için ‘yıpranma hakkından’ yararlanabilmelerine karar verdi...
Hesap ortada...
Bir sağlık çalışanı mesai saati dışında 1 yıl erken emekli olabilmesi için 33 yıl nöbet tutması gerekiyor...
Bakanlığın bu iyiliğini unutmazsınız artık!
----------
GOETHE'DEN
-İnsanın bir şeyi öğrenebilmesi için her şeyden önce o şeyi sevmesi gerekir.
-Konuşmak ihtiyaç olabilir ama susmak bir sanattır.
-Mükemmel insanların aksayan tarafları daha çok göze batar.
-Samimi olmayı vaad edebilirim; tarafsız olmayı asla.
-Akılsızlar hırsızların en zararlılarıdır: Zamanınızı ve neşenizi çalarlar.
-----------------
UYKU GÜNÜ!
18 Mart Dünya uyku günüymüş...
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oğuz Erdinç'in yaptığı açıklama sayesinde öğrenmiş oldum...
Bize bir de "uykudan uyanma günü gerekiyor"