Kuzenlerimiz olan maymunlarla aramızdaki benzerliklerin çok olduğunu hepimiz biliyoruz. Maymundan gelmedik ama aynı ortak atadan evrilen primat türleriyiz. DNA’larımız arasında da %98 oranında benzerlik olması evrimsel yakınlaşmayı göstermez. Temel proteinler bütün canlılarda ortak yaşamsal moleküllerdir, dolayısıyla bu yapılar bakımından canlıların tümü arasında benzerlikler fazladır. Ancak maymunlarla benzer davranışlar göstermemiz ve paranın sadece insanları bozup bozmadığını merak eden bilim insanlarını bir dizi araştırmaya itmiştir. Yale Üniversitesi’nde araştırmacı bir ekonomist ve bir psikolog bu nedenle maymunlar üzerinde bir deney gerçekleştirmişler. Bilim insanları aylarca para kullanmayı öğrettikleri maymunların bu paraları nasıl kullanacağını gözlemlemişler, enteresan sonuçlar elde etmişler. Bir para karşılığında bir yiyecek alan maymunlar, farklı yiyecekler için farklı miktarda para ödemeleri gerektiğini öğrenmişler ve canları hangi yiyeceği istiyorsa onun gereği kadar para biriktirmeyi başarmışlar. Ama sonra bir şey olmuş ve “para maymunları bozmuş.” Parayı harcama, tasarruf, kumar, hatta seks için kullanmaya başlamışlar. Maymunlar para dağıtımları sırasında kargaşa çıkartmayı ve güçsüz olan maymunları darp etmeyi de hızlıca öğrenmişler. Maymunlar ayrıca fırsatçılık gibi insan özelliklerine yakın başka özellikler de sergilemişler. Para temelli eşitsizliklerin primatları öfkelendirdiği gözlenmiş, kargaşa ve kaos ortamlarını kolayca yarattıkları görülmüş…
Bundan sonraki aşama deneysel olarak maymunların bir de ölümü ve öldükten sonra yaşam olup olmadığını sorgular hale getirmek olabilir mi acaba? Bunu da başarırlarsa maymunların öteki dünyayı ve öldükten sonraki yaşamı keşfetmeleri de fazla uzun sürmeyecektir. Daha sonra kendi ortaçağlarını yaşamalarını beklemek lazım herhalde. Yaşarlarsa oradan çıkmayı başarabilecekler mi? Bizim tarafta hayli uzun sürdü, halen yeryüzünün çeşitli coğrafyalarında ortaçağı yaşayan insanlarımız var. Kadın cinayetleri, lig maçları sonrası oluşan hakem dövmeler, tribün saldırılarına maruz kalmak, siyasi kavgalar hep beynimizin görece eski hayvansal bölümündeki amigdalamızın okşanması sonucu oluşuyor. Çıkarlarımızı gözetmek için bencilce davranıp her şeyi yapabiliyoruz. Öğrenilmiş şiddet dört bir tarafımızı sarmış, insan olmayı ise bir türlü öğrenemedik. Beynimiz maymundan üç misli daha büyük, nöron sayımız bir o kadar fazla, ama davranış farklılığı pek yok. Bu nasıl oluyor? Farkı yaratabilmek için var olanı kullanmak lazım. Kullanılmayan şey zamanla köreliyor ve bize ne öğretiliyorsa onu yapıyoruz, ancak gördüklerimizi taklit ediyoruz. Ülkemizdeki siyasetten spora, ekonomiden toplumsal yaşama şiddet ağırlıklı ilişkiler insan türüne sunulun kaotik ortamın yansımasıdır. Ne yazık ki insan olmak pek de kolay değil!..