Senin prenses olabileceğin tek saray, simit sarayı be tatlım.
Seni adam ederdim ama çoktan köpeğim olmuşsun, ne lüzumu var ama illa köpek
olacağım, diyorsan; o zaman köpekliği öğren, havlamayı değil! İsteyen istediği yere
gitsin, zincirini kırıp giden iti ben bir daha kapıma bağlamam.
Seni sana anlatsam, “Oha, bu kadar şerefsiz olunmaz ki!” dersin. O şerefsizin kendin
olduğunu bile anlayamazsın.
Ağır geliyorsa konuştuklarım, demek ki, boş değilmiş söylediklerim. Sen insan
olamazsın be canım. Sana insan ol diyeceğim ama seni zor durumda bırakmak
istemiyorum. Çünkü senin gibi insanlar hep kaptan olurlar, söz konusu dümen
çevirmek olunca kaptan hep siz olursunuz. Aldığın piyangonun sana çıkmamış
olmasına çok şaşırdım, halbuki bütün numaralar sende!
İnanın kimseyi kırmak istemiyorum ama sakarım ne yapayım. Her şeyi herkesi
kırıyorum. Sana da deli diyeceğim ama deliler tedavi edilebilir. Sen iflah olmaz bi
salak olduğun için tedavin mümkün değil.
Nedense adam yerine koyduklarımızı, koyduğumuz yerlerinde bulamıyoruz ki. Yazık
bu insanlara, bi zam da bu insanlara yapılsa da kendilerini bu kadar ucuza satmasalar.
Sen bari aşktan söz etme be cancağzım. Sana değil Eros’un oku; Zeus’un şimşeği
girse, sen aşktan anlamazsın! Sen benim tellerime hangi notadan vurursan, ben o
makamdan çalıp söylerim ama sen daha notadan bi habersin.
Sana tekrar çıkma teklifi ediyorum: Lütfen artık hayatımdan çıkar mısın?
Benimde güldüğüm zamanlar çok oldu ve gülüşlerim bazılarına fazlasıyla koydu!
Akıllı telefonmuş. Karşı taraf aptal olunca, telefon akıllı olsa bile işe yaramıyor.
Telefon anlıyor da sahibi anlamıyor!
Ahir zaman dedikleri bu olsa gerek. Ne dost belli ne düşman! Herkes çıkarı kadar
insan. Onun için yürekli bir kadının başı, bizim gibi yüreksiz erkeklerin omzuna ağır
geliyor.