Uluslararası arenada Çin’in yükselişiyle başlayan “eksen kayması”, Trump 2 ile birlikte yaşanan küresel gelişmelerle bizi “eksen kırılması” değerlendirmesine taşıyor. Başkan Trump, 2030’da Çin’in dünyanın bir numaralı ekonomi gücü olma gerçeğinin endişesiyle ticaret savaşlarını başlatıyor; ancak yaptırım politikası ülkesinde enflasyonist baskıyı artırıyor. ABD şimdi de Çin’in askeri açıdan liderliği ele geçirme olasılığı ile yüzleşiyor. Alaska Zirvesi ile Rusya’yı Çin’den koparmak istiyor.

Zelensky zorda!


Ukrayna Savaşı’nda Rus planının masaya taşınması Atlantik’in doğusunda hayal kırıklığı yaratıyor; Rus planı esnetilmeye çalışılıyor.

AB zorda!
Avrupa’nın yoluna tek başına devam etmesi gerektiği yönündeki görüş güçleniyor. Almanya hızla silahlanma çabası gösteriyor; ancak zamana ihtiyacı var. Şansölye Merz ve Dışişleri Bakanı Johann Wadephul, Türkiye ile yakın teması yoğunlaştırıyor. AB’nin Türkiye’nin askeri potansiyeline olan ihtiyacı hiç olmadığı kadar yüksek görünüyor. Türkiye’nin SAFE programına alınmak istenmesi dikkat çekiyor. Konjonktürel gelişmeler, Türkiye-AB ilişkilerinin gelişimini destekliyor. Türkiye, son tahlilde tercihini Batı ittifakı lehinde kullanıyor.


ABD’nin Yeni Dünya Düzeni’nde liderliği kaybetme kaygısı, Hazar’dan Doğu Akdeniz’e, Orta Asya açılımında ve Asya Pasifik’te Çin ile rekabette paradigma değişimine yol açıyor. Venezuela siyasi ve askeri baskı altına alınıyor. Emperyal eğilimler taşıyan Başkan Trump’ın Venezuela’yı işgali beklenmiyor; ancak yönetim değişikliği istemini gizlemiyor, iç dinamikleri tetikleyerek sonuç almaya yöneliyor. Monroe Doktrini ile başlayan arka bahçe eğilimi Orta ve Güney Amerika’da sürüyor; artık bölgede Rusya denge unsuru değil, Çin ağırlık koyma kapasitesine henüz ulaşmış görünmüyor.


Orta Doğu’da Suriye’de yönetim değişimi ile başlayan yeni dönem, İsrail’in İbrahim Anlaşmaları ile korunması biçiminde sürüyor. Yeni Suriye Yönetimi, İsrail ile anlaşmaya çok yakın görünüyor. Washington’un Şara’dan sonraki ağır konuğu Veliaht Prens Selman, 1 trilyon dolarlık görüşmede ABD’nin baskısına karşın İbrahim Anlaşması’nı imzalamaya yakın görünmüyor. Filistin’de iki devletli çözüm eğilimini şimdilik koruyor. Prens Selman, ABD’ye karşı Aramco saldırısı sonrasında ihtiyatlı bir tutum sergiliyor; Çin kartını masada tutma çabası içinde. Körfez ülkelerinin ABD ile olan serencamı Çin’i bekliyor. ABD’nin Suudi Arabistan’a silah satışı sürerken, Prens Selman yapay zeka ve teknoloji transferi peşinde. Suudiler sadece petrol ile yola devam edemeyeceklerinin bilinciyle köklü bir değişim içinde görülüyor.


Annan Planı sonrasında diplomatik açıdan Batı’ya entegrasyonu AB üyesi olarak sağlayan GKRY, Kazakistan ile işbirliğine yöneliyor. Kazakistan, Güney Kıbrıs’ta Büyükelçilik açıyor. TDT üyesi Türkmenistan ve Özbekistan, GKRY’ye yakınlaşıyor; AB ile entegrasyonu GKRY üzerinden kurmaya çalışıyor. Şimdi de son dönemde Türkiye’nin açık desteğini sağlayan Lübnan, GKRY ile deniz yetki anlaşması imzalıyor. Mavi Vatan’da dengeler değişiyor. Türkiye bunu, Mısır yakınlaşmasına yanıt olarak okuyabiliriz.