Cumhuriyet Halk Partisi'nin kurultayı geride kaldı ama Eskişehir'den Parti Meclisi’nde hiçbir ismin neden olmadığına yönelik vasat sorgulama bir türlü bitmiyor!

***

Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce ile Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt’a hâlâ ve ısrarla “Eskişehir Parti Meclisi’nde neden temsil edilmedi?” diye soruluyor.

***

Onlar da ne yapsın… “Demek ki Eskişehir'den oraya yakışacak nitelikte, temsil kabiliyeti olan biri yok” diyemedikleri için, “Niyetli olanlar belki olabilir ama aday olan yoktu” diyerek konuyu nazikçe izah etmeye çalışıyorlar…

***

Bilen, bilmeyene hatırlatalım:
CHP'nin Parti Meclisi’ne girmenin iki yolu var.
Ya genel merkezin hazırlamış olduğu anahtar liste içinde yer alacaksınız…
Ya da 10 tane delegenin imzasını alıp anahtar liste dışından aday olacaksınız.

***

Genel merkezin anahtar listesinde Eskişehir'den isim yok.
10 delege imzasını toplayıp dışarıdan aday olan (bir kişi dışında) Eskişehirli isim de yok…

***

Aslında bundan şunu anlıyoruz:
Demek ki Eskişehir’de, genel merkezin bilgi, beceri, donanım ve partiye verdiği emekten istifade edeceği bir isim yok!

***

Yine…
Eskişehir'de toplumsal meselelere duyarlılığı ile tanınırlık ve bilinirliği olan, partide güçlü örgütsel desteği bulunan, kısacası o mecliste bulunmasını sağlayacak kriterlerin birine bile sahip kişi yok!
Olsa zaten toplardı 10 imza, olurdu aday…

***

O yüzden daha fazla kurcalamayın bu meseleyi artık…
Her kurcalandığında aslında Eskişehir'de o mecliste bulunmayı hak eden kimse olmadığı çıkıyor ortaya!

***

NOT: Bana göre Eskişehir'den CHP Parti Meclisi’ne bir ya da on bir kişi girmiş, hiç önemi yok. Ama bazıları ve CHP’liler madem bu Parti Meclisi’ne girme işini önemsiyor, onlara tavsiyemiz; Tunceli'nin eski milletvekili Polat Şaroğlu’nun nasıl oldu da en çok oyu alabildiğini araştırmaları olacak.
Biraz kafa yorduklarında, STK’larda yaptığı aktif görevler ve toplumsal meselelere olan duyarlılığı ile partide nasıl örgütsel destek bulduğunu anlayacaklardır…

Chp (10)-2

O TABELALAR TEKRAR KONULSUN...

Bundan yıllar öncesini hatırlayanlar muhakkak vardır.
Cadde ve sokaklarda “Klakson çalınmaz” tabelaları vardı.
Çoğu sürücü de bu tabelaları gördüklerinde utanır ve korna çalmazdı.

***

Sonra ne olduysa oldu…
Üzerinde klakson resmi bulunan ve üzerinde çarpı işareti olan tabelalar kaldırıldı.
Bir daha da konulmadı.

***

İstanbul’un bazı semtlerinde bu tabelalar hâlen var.
İnsanlar söz konusu tabelayı gördüklerinde ister istemez uymak durumunda kalıyorlar.
Dolayısıyla ses kirliliği o bölgelerde daha az oluyor.

***

Gelelim Eskişehir’e…
Eskişehir bu konuda belki de en kötü kentlerin başında geliyor.
Öyle sürücüler var ki, analarından adeta korna ile doğmuşlar!
Öyle bir alışkanlık olmuş ki, korna çalmak onlar için hiçbir neden yokken bile kornaya abanmak demek oluyor.

***

Daha yeşil ışık yanmadan kornayı çalanlardan tutun da, 20 metre ilerideki ışıklarda duracağı belli olmasına rağmen önündeki aracın çekilmesine bile korna çalanlar var aralarında.
Sanki korna çalmak kendilerine tanınmış en tabi hakmış gibi…

***

Bunu yaparken çevrede hasta mı var, çocuklar hayati bir sınava mı giriyor, umurlarında bile değil.
Artık hastalık hâline gelmiş bir alışkanlık olan korna çalma “hakkını” sonuna kadar kullanıyorlar.

***

Hani diyoruz ki;
O eski yıllarda cadde ve sokaklarda sıkça bulunan “Klakson çalmak yasaktır” tabelaları geri getirilip konulsa…
Belki birileri görür, utanır ve boş yere çalmaktan vazgeçer...

1-679

2-566

ÜCRET BELİRLEME RİTÜELİ BU KEZ ARTIK DAHA DA KOLAY

Önümüzdeki süreçte yeni yılın asgari ücret tutarı belirlenecek…
Her yıl olduğu gibi oluşturulan komisyon, bir taraftan işçi sendikalarının, diğer taraftan da işveren sendikalarının tekliflerini alıyordu…

***

İşçi sendikaları;
Önce yaptıkları hesabı ortaya koyuyor, ardından istedikleri asgari ücret tutarını açıklayıp “Bu rakamın altında belirlenecek olan asgari ücreti kesinlikle kabul etmeyiz” diyordu.

***

Aynı şekilde işveren sendikası da;
Yaptıkları hesabı ortaya koyup, ardından verebilecekleri asgari ücret miktarını sunup, “Bu rakamın üzerinde belirlenecek olan asgari ücreti kesinlikle kabul etmeyiz. Çünkü bu rakamın üzerini veremeyiz, işçi çıkarmak zorunda kalırız” diyor; sonuç olarak komisyon hükümet adına yeni asgari ücret tutarını belirleyip açıklıyordu…

***

Belirlenen asgari ücret, her defasında olduğu gibi işçi sendikalarının istediği ücretin çok altında, işveren sendikasının istediği ücretin ise çok az üstünde bir ücret oluyordu…
“Bu rakamın altında belirlenecek ücreti kesinlikle kabul etmeyiz” diyen ve yaygarayı koparan işçi sendikaları da yine her defasında olduğu gibi paşa paşa hükümetin önerip belirlediği yeni ücret oranını imzalıyordu…

***

1 Ocak 2026 itibarıyla uygulanacak asgari ücretin belirleneceği komisyonda bu yıl işçi temsilcileri yer almayacak. Türk-İş ve Hak-İş, komisyon yapısı ve karar alma yöntemi değişmedikçe komisyon toplantılarına katılmama kararı aldı.

***

Görünen o ki bu durum, her yıl işverenin istediği, hükümetin de onayladığı asgari ücret belirleme ritüelini bu yıl hiçbir direnç olmaksızın bir hayli kolaylaştıracak.

Asgari Ücret-15