Viyana Havalimanı'na Kronen Zeitung gazetesinin "Türkiye'de 15 yaşın altındaki çocuklarla cinsel ilişkiye izin verildiğini biliyor musunuz?" yazılı ilanının asılması üzerine Türkiye Avusturya ilişkileri kopma noktasına gelmiştir. Türkiye bu ilana tepki gösterince Avusturya Dışişleri Bakanlığı basın özgürlüğüne vurgu yapmıştır.
Bu gelişme üzerine Viyana Büyükelçisi istişarelerde bulunmak üzere Ankara'ya çağırılmış, Avusturya Dışişleri Bakanı Sebastian Kurz, Türkiye ile Avrupa Birliği üyelik sürecinin ilerletilmemesi gerektiğini açıklamış, Savunma Bakanı Hans-Peter Doskozil ise Türkiye'deki yönetimi diktatörlük olarak tanımlayarak "Böyle bir ülkenin AB'de yeri olamaz" demiştir.
Bunun üzerine Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu sert tepki göstermiştir:"Avusturya, Avrupa'daki İslam düşmanlığının merkezi haline geldi. Avusturya ile ilişkilerin ve işbirliğinin normal sürmesinin zemininin ortadan kalktığını belirterek, Avusturya ile ilişkilerimizi gözden geçirmek üzere Büyükelçimizi Ankara’ya çağırdık.”
Bakan Çavuşoğlu Büyükelçinin Ankara’ya geri çekilmesi konusunda “Son dönemde Avusturya PKK yandaşlarının mitingine müsaade etti”açıklaması dikkat çekicidir.
Bunun üzerine Avusturya Parlamentosu Yeşiller Partisi Milletvekili ve Partinin Dış İlişkiler Komisyonu Üyesi Aygül Berivan Aslan Büyükelçinin Ankara’ya çağrılması ile ilgili olarak,“Eğer Türkiye gerekli adımları atmazsa ya İran ya da Suriye gibi olacak. Diplomatik krizden en çok olumsuz etkilenecek olan yine burada yaşayan vatandaşlardır. İster kabul edelim ister etmeyelim Türkiye AB’ye bağımlıdır, kendisini izole edemez. Bu anlamda Türkiye AB ile diyaloğunu iyi tutmalı ve olumlu adımlar atmalıdır. Türkiye eğer bu olumlu adımları atmazsa ekonomik olarak Yunanistan gibi, siyasi olarak da Suriye ve İran gibi olur”diyerek Türkiye’yi tehdit etmiştir.
Aygül Berivan Aslan, 29 Eylül 2013 tarihinde Avusturya’da yapılan genel seçimlerde Tirol Eyaletinden Yeşiller Partisi 3’ncü sıra adayı olarak seçilmiş Kürt kökenli milletvekilidir.
Gerginliğin geri planında 2015 yılında Avusturya Parlamentosu’nun sözde Ermeni Soykırımı’nı kınayan kararı vardır. Avusturyalıların Türklere düşman olmasında toplumsal hafızaya yerleşmiş olaylar da bulunmaktadır. Viyana kuşatmasının okul kitaplarında okutulması bunlardan biridir.
Ayrıca İslam Yasa Tasarısı’nın kabul edilmesi de önemli bir faktördür. Yasaya göre imamlar kendi dillerinde değil, Almanca vaaz verecektir. Yurtdışından imamların gelmeyecek olması da ilişkilerin gerilmesinde bir faktör olmuştur.
Avusturya, AB üyesi ülkeler arasında en fazla Türkiye’nin üyeliğine karşı çıkan ülkedir. Avusturya Başbakanı Christian Kern, ülkenin demokratik ve ekonomik alandaki eksiklikleri sebebiyle üyelik müzakerelerinin kesilmesi için diğer AB üyesi devlet ve hükümet başkanları ile görüşeceğini açıklamıştır. Üyelik müzakerelerinin diplomatik bir hayal ürünü olduğunu söyleyen Kern, Türkiye’deki demokratik standartların AB üyeliğini müzakere etmesi için yeterli olmadığının açık olduğunu söylemiştir.
Kern’in açıklamaları üzerine, Komisyon Başkanı Juncker bunun ciddi bir hata olacağı ve diğer üye devletlerde bu yönde bir niyetin olmadığını açıklamış, fakat Türkiye’nin mevcut durumunda AB üyesi olamayacağını belirterek özellikle idam cezasının geri getirilmesi halinde bunun müzakerelerin derhal durdurulmasına yol açacağını hatırlatmıştır.
Avusturya Büyükelçisinin istişareler için geri çağrılması sorunun çözümüne katkı sağlar mı bilemem. Almanya Büyükelçisi de geri çağrılmıştı ama Almanya ile ilişkilerde bir gelişme olmamıştır. Bana kalırsa sorunların karşılıklı diyalog ile çözümlenmesi, elçilerin geri çağrılmasından daha etkili bir yöntemdir.
Türkiye’nin 2023 Olimpiyat Hedefi Nedir?
Türkiye Cumhuriyet’inin 100’ncü yılına denk gelen 2023 yılı hedefleri arasında; dünyanın ilk 10 büyük ekonomisi arasına girmek, yıllık GSYH’yı 2 trilyon dolara, kişi başına düşen milli geliri 20 bin doların üzerine çıkarmak, 500 milyar dolar ihracat yapmak, AB’ye tam üyelik kabul edilirse 63 milyon turist ve 86 milyar dolar gelir elde etmek, Avrupa Birliği’ne tam üye olmak, olimpiyat gibi büyük bir organizasyona ev sahipliği yapmak vardır.
Tüm bu ve diğer hedeflere ulaşmak mümkün olsa 2023 yılında Türkiye, dünyanın sanayileşmiş ve gelişmiş ülkeleri arasında yer alan AB üyesi bir ülke olabilir.
Dünyanın ilk 10 ekonomisi arasında yer almak iddialı bir hedeftir. Bu hedefi esas alan bir ülkenin olimpiyatlarda da ilk 10 arasında bulunması doğaldır. Ama maalesef Rio’da 41’nci sırada yer almıştır.
Rio 2016'da altın madalya sıralamasını ilk 10'da tamamlayan ülkeler şunlardır: ABD, Büyük Britanya, Çin, Rusya, Almanya, Japonya, Fransa, Güney Kore, İtalya ve Avustralya. Türkiye’nin üzerinde yer alan bazı ülkeler şunlardır: Kenya, Jamaika, Küba, Hırvatistan, Özbekistan, Kazakistan, İran, Yunanistan, Slovakya, Azerbaycan ve Beyaz Rusya.
Türkiye eğer güreşte bir altın madalya almasaydı, çok daha aşağılarda yer alacaktı.
Türkiye’nin olimpiyatlarda gerilerde kalması 2023 yılı hedefleri ile çelişmiyor mu? Acaba Türkiye’nin Kenya, Jamaika, Küba, Hırvatistan, Özbekistan, Kazakistan, İran, Yunanistan, Slovakya, Azerbaycan, Beyaz Rusya’dan eksikliği nedir? Olimpiyatlara götürülen sporcular acaba doğru branşlarda seçilmiyor mu?
Türkiye’den çok daha az sporcu ile Rio’ya giden ülkeler Türkiye’den neden daha fazla madalya alıyorlar sorusunu sanırım yetkililerin sorguluyor olması gerekir. Aksi takdirde Rio, güzel bir hatıra olarak sporcuların hafızalarında kalır.
Olimpiyat oyunlarında ABD 46 altın, 37 gümüş, 38 bronz olmak üzere 121 madalya ile genel sıralamada zirvede yer almıştır. Türkiye, 1 altın, 3 gümüş, 4 bronz olmak üzere topladığı 8 madalya ile genel sıralamada 34'ncü olmuştur. Altın madalyaya göre yapılan sıralamada ise Türkiye 41’nci sırada yer almıştır. Türkiye güreşten 5, halter, tekvando ve atletizmden birer madalya kazanmıştır. Güreş dışarda bırakılırsa madalya sayısı 3’tür.
Türkiye olimpiyatlarda ilk altın madalyasını 1936 yılındaki Berlin olimpiyatlarında kazanmıştır. 1948 Londra’da yapılan olimpiyatlarda 6 altın, 1960 Roma’da 7 altın, 1996 Atlanta’da 4 altın, 2008 Pekin’de 1 altın madalya elde etmiştir. Toplamda Türkiye olimpiyatlarda 39 altın madalya sahibi olmuştur. Bunun 28’i güreş, 8’i halter, 2’si ise judo alanındadır.
Yukarıdaki spor dallarında bir başarımız olmadığına göre diğer dallarda sembolik olarak daha az sporcu ile olimpiyatlara katılmamamız daha rasyonel olmaz mı? Çünkü, çok kalabalık katılımlar kamuoyunda farklı yorumlara yol açmaktadır.
Rio Olimpiyatları’nda 21 branşta toplam 103 sporcu gittiğine göre sporcu başına düşen altım madalya sayısı yüzde 1 oranındadır. Bu oran ile Türkiye, Rio’ya giden ülkeler arasında ilk sıralarda yer alarak bir rekora ulaşmıştır. ABD ise aldığı madalya ile rekor kırmıştır.
***
Sevgili okurlar,
30 Ağustos Zafer Bayramınız kutlu olsun. Bilelim ki, kazandığımız başarı ulusun kuvvetlerini birleştirmesinden ileri gelmiştir. Aynı başarıları ileride de kazanmak istiyorsak, aynı temele dayanalım ve aynı yolda yürüyelim.
Mustafa Kemal ATATÜRK (1923)