Ailesinden kalan oldukça yüklü bir mirası bir müddet sonra kaybeden adam, elde avuçta hiçbir şey kalmayınca Nasreddin Hoca’nın kapısına dayanıp, dert yanmaya başlamış.
***
-Durumum çok fena hocam! Neredeyse dilenci olma noktasına geldim. Benim halim ne olacak? Ne olur derdime bir çare bul.
Nasreddin Hoca “Merak etme evlat” demiş önce.
Ardından da.
“Yakında bu dertten tamamen kurtulacaksın.”
Adam heyecanlanmış…
-“Yine eskisi gibi varlıklı mı olacağım?”
“Hayır evladım” demiş hoca. “Züğürtlüğe alışacaksın!”
***
Zamlar o kadar üst üste geldi ki, artık herkes alıştı!
İçinde doğru dürüst para edecek bir ürünün olmadığı poşet bile markette 300-400 lira tutuyor olmasına…
-Pazarda domates-patates-salatalık ve soğanın tane ile alınıyor olmasına.
-Peynir yerine lor alınıyor olmasına.
Bir fincan kahvenin 40-50 liradan içiliyor olmasına.
Kuru-Pilav yediğiniz lokantadan 150-200 lira bırakıp çıkılıyor olmasına artık hiç kimse şaşırmıyor!
Dikkat ediyor musunuz? Akaryakıta zam gelecek diye artık istasyonlarda kuyruk bile olmuyor.
Hemen her gün yapılır hale gelen zamlara artık o kadar alışıldı ki, “Nasıl olsa depo bitene kadar iki kere zam gelecek” diye umursanmamaya başladı.
Dahası…
Satın aldığı bir ürün fiyatının yüksek oluşu karşısında kısa süreli bir şaşkınlık yaşayanlar, o şaşkınlığı üzerlerinden atar atmaz “Her şey bu kadar zamlanırken bu ürünün fiyatının da bu kadar olması normal canım!” diye düşünür hale geldi.
***
Velhasıl bir türlü dinmeyen zam yağmuru ile hepimizi züğürtlüğe alıştırdılar ya helal olsun!
Yararlarına olacak, yaşamlarını kolaylaştıracak hiçbir yeniliği inatla kabullenmeme adına olabildiğince direnç gösteren halkı da zamlara alıştırıp kabullendirdiler ya…
İki kere helal olsun!
zam-yagmur
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

O KADAR AKIL TERMOSTA DA VAR!

İbrahim Tatlıses’in şov programı yaptığı dönem…
Programa konuk olarak bir profesör davet edilmiş.
Tatlıses her zamanki ukala ve şımarık tavırlarıyla soruyor?
“Profesör bey! Siz okumuş adamsınız. Bilirsiniz. Termosa soğuk su koyduğunuzda suyu soğuk tutuyor. Sıcak su koyduğunuzda ise sıcak tutuyor. Termos suyun soğuk ya da sıcak olduğunu nasıl anlıyor?”
***
Profesör ukalalık ve şımarıklığı seziyor ama yine de cevap veriyor:
“Çok basit. Siz elinizi suya soktuğunuzda soğuk ya da sıcak olduğunu anlamaz mısınız?”
Tatlıses “Anlarım tabi. Ama benim aklım var” deyince Profesör lafı gediğine koyuyor:
“Hah işte! O kadar akıl termosta da var!”
***
NOT- Yukarıda aktardığımız yazının Eskişehir’de yaşanan siyasi polemikle hiçbir alakası yoktur. Sadece “Bilgece bir cevap istiyorsan akıllıca soru sormalısın” sonucunu gösteren güzel bir örnek olduğu için köşemize aldık. O yüzden kimse birilerini Tatlıses ya da Profesör yerine koyup yazıyı siyasallaştırmasın!
hoca-36
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

ADAY YAPILMALARI OLASI,  İŞLERİ ZOR!

Eskişehir Sanayi Odası Celalettin Kesikbaş…
Organize Sanayi Bölgesi Başkanı Nadir Küpeli…
Ticaret Odası Başkanı Metin Güler…
***
Her üçü de önümüzdeki seçimlerde belediye başkanlığına aday olacaklarını falan açıklamadılar.
Fakat…
Her üçünün de ismi şehirdeki muhtemel adaylar arasında sıralanıyor…
***
Her üçü de partili ve partici olmadığı için dünya görüşlerine uygun partilere yakıştırılıyor.
Neredeyse her üçü de her partiden aday gösterilmeye kalkılıyor.
Dahası…
Her üçüyle de partilerin görüşmeler yaptığı söyleniyor…
***
Hal böyle olunca her üç ismim adaylığının konuşulması en çok partilerinden aday olmayı düşünenleri rahatsız ediyor.
Açıktan olmasa bile partilerinden aday olmayı planlayanlar “Tepeden iner, önümü keser” düşüncesiyle bu üç isme daha şimdiden diş biliyor.
***
Görünen o ki seçim süreci yaklaştıkça bu sessiz diş bilemeler artacak…
Yine görünen o ki, bu üç ismin partilerinden aday olmasını isteyenlerden çok, aday yapılmaması için enikonu uğraşanlar olacak.
Her seçim öncesi olduğu gibi, bu seçim öncesi de muhtemelen bu üç isme yönelik adam eksiltme uğruna itibarsızlaştırma operasyonları sahneye konulacak.
O yüzden isimleri muhtemel adaylar arasında geçtiği için bu üç ismin işi gerçekten çok zor…
Ya “Kesinlikle aday olmayacağım” diyerek, kapılarını partilere kapatacaklar ve sonradan vazgeçmemek üzere bunu kamuoyuna deklere ederek, isimlerinin yanında “aday” kelimesinin artık geçmemesini sağlayacaklar…
Ya da…
Yaşayabilecekleri olumsuzlukları göze alıp, süreci akışına bırakacaklar…
O yüzden bu üç ismin aday yapılmaları olası…
Ama işleri dahil olacakları çarkın içinde çok zor!
Hele bir de meselenin aday olmakla bitmediği, daha önemlisi bir de seçimin olacağı hesap edildiğinde daha da zor!
üçlü-2
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,