Biten haftanın son günü CHP Eskişehir örgütü ve seçmenleri heyecanlı günler yaşadı. Porsuk Spor Salonundaki ‘Aday Tanıtım’ amaçlı toplantı, salonu dolduran seçmenler tarafından büyük ilgi gördü.

Ondan önceki hafta Parti Meclisi Eskişehir’de beklenen adaylarını açıklamış, iki merkez ilçe dahil halen CHP’nin elinde bulunan İlçelerde bir değişiklik yoktu. Yani Ahmet Ataç Tepebaşı’nda, Kazım Kurt’ ta Odunpazarı’nda “yine yeniden” 31 Mart’da yarışacak isimlerdi.

O günden bu yana yazageldiğimiz gibi tek ve önemli değişiklik Büyükşehir adayında idi;

-Yılmaz Hoca’nın önerdiği Genel Başkan Özgür Özel’in de uygun gördüğü kadın aday Ayşe ÜNLÜCE…

Tümüne “hayırlı olsun” diyoruz da En azı 20 yıldır tanınan/bilinen adayların “tanıtılması” niyeydi ki?.. Hem de Genel Başkan’ın katılımı ile organize edilen bir toplantıda!..

Bunun nedenini de aynı gün çıkan yazımda yorumlamıştım:

-Yılmaz Hocayı onurlandırma töreni!..

Koordinatör  Hoca…

Öyle de oldu gerçekten. Sayın Büyükerşen uzunca bir “veda konuşması” yaptıktan sonra, sayın Özel de güzel bir konuşma ile gereğini yerine getirdi. Örneğin şu çarpıcı değerlendirmeyle;

“-Sanılmasın ki Yılmaz Hoca emekli oldu. Bundan sonra da kendisinin bir eli Eskişehir’in, diğer eli de CHP’li diğer Büyükşehir belediyelerinin üzerinde olacaktır.”

Bunun anlamı “Büyükşehirler Koordinatörlüğü” değilse nedir?..

Gerçekte Büyükerşen de veda konuşmasının bir yerinde, gerek seçim sürecinde, gerekse sonrasında “güvenle” açıkladığı Ayşe Ünlüce’ye elinden geldiği kadarıyla katkıcı ve yardımcı olacağını vurgulayacaktır.

Aslında, Yılmaz Hoca’nın yeniden adaylık başvurusu ve ondan sonraki süreç bir parça “sancılı” geçmiş, yapılan görüşmeler sonunda “tatlıya bağlanmıştı!”

Konumuzun bir “tatlı yanı” da, Özgür Özel’in konuşmasının ardından Hoca’nın elini öperek “gönül almasıydı” denilebilir.

Kapalı zarfta ne ola ki?

Tanıtım toplantısını yerel TV kanallarından ilgiyle izledim elbet. Aday tanıtımı kusursuzdu..

Yapılan konuşmalar birlik/beraberlik havasına katkı yapacak ölçüde olumluydu…

Salonu dolduran partili katılımcıların coşkulu alkış ve sloganları da buna katkı yapar nitelikteydi…

***

Aynı günün akşamı yaygın kanalları izlerken, gece yarısından sonra onlardan birinde bir söyleşiye takıldım.

-Yılmaz Hoca, Sözcü TV’de, gazetenin yazarlarından Saygı Öztürk’ün karşısındaydı!..

Şaşırmadım dersem yalan olur!..

Ekranda “canlı yayın” uyarısı, “tekrar” hatırlatması da yoktu. Anlaşılan, önceden hazırlanmış bir bant yayındı. Hemen başlarında yakalamıştım yayını ve izlemeye başladı.

Saygı Öztürk’ün sorusu kısaydı;

-Belediye Başkanlığı serüveni nasıl başladı Hocam?

Ama Büyükerşen hocanın yanıtı epey bir uzunca idi. Lise bitiminden Akademi’ye kayıt oluşundan (bildiğimiz geçmişten) başladı, 1999’da merhum DSP Genel Başkanı Ecevit’in kendisine Ankara’ya çağırıp teklifine gelesiye en azından bir 15 dakika sürdü.

O bölümü Saygı Öztürk pazartesi günkü yazısında şöyle özetliyor;

“Büyükerşen belge peşinde, Müdür ise ‘gel seni bu okula kaydedelim’ derdindeydi. İkna etti ve o gün kaydını yaptırdı.”

Yılmaz Hocamız adını anmıyor ama Saygı Bey, özetlediği bölümde o müdürün adını açıklıyor;

“O müdür, Daha sonra Milli Eğitim Bakanlığı görevinde de bulunacak olan Prof. Orhan Oğuz’du.”

***

Programın sonlarına yaklaşılıyor. Saygı Öztürk. Son sözlerinden sonra elinde büyükçe bir zarfı (anlaşılan programın açılışında verilmiş) göstererek soruyor;

-Hocam bu zarfın içinde ne var?

Yılmaz  Hoca “bu zarfı 14 Mart’ta açacak, 15 Mart’ta Sözcü Gazetesi’nde yayımlayacaksınız” deyince bende bir şaşkınlık daha!..

***

Evet, ne var zarfın içinde yayınlanacak nitelikteki açıklamalar ne ola ki?  Gel de merak etme!..

Üstelik, seçimlere iki hafta kala 14 Mart’a kadar ambargolu bir zarf olunca!.. Bekleyeceğiz…

-Umarım ‘büyük bir hoca sürprizi’ çıkmaz!..

Z A R R F

Ö Z E L