TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Balıkesir Üniversitesi’nde öğrenciler ve öğretim görevlileri ile bir araya geldi. Ders niteliğindeki konuşmasında terörsüz Türkiye’ye değinen Kurtulmuş, "İçinde bulunduğumuz şehir Türkiye’nin önemli şehirlerinden bir tanesidir. Burası Kuvayi Milliye’nin merkezidir, kalesidir. Burası Reddi İlhak Cemiyetinin kurulduğu yerdir. Manevi iklimi son derece yüksek, ülkemizin bağımsızlık, istiklal ve istikbal mücadelesinin abidevi şehirlerinden Balıkesir’dir. Dolayısıyla Balıkesir’de sizlerle birlikte olmaktan büyük memnuniyet duyduğumu ifade etmek isterim. Balıkesir aslında yakın Türk tarihinin bir özeti gibidir. Düşmana karşı eğilmemek, teslim olmamak, milli ruhumuzu, milli onurumuzu en zor şartlarda korumak ne demektir onu göstermiş olan bir şehirdir. Hasan Basri Çantay’ın, Vehbi Çıkrıkçıoğlu’nun, Mehmet Akif Ersoy’un burada ilmek ilmek dokuduğu bir Milli Mücadele ruhu söz konusudur. Burada Alacamescit’te 41 abidevi şahsın başlatmış olduğu bir Kuvayi Milliye Hareketi vardır. Her şeyden evvel o zor şartlarda; yokluğun artık kelime dahi içinde bulunduğumuz şartları ifade edemediği o dönemde ayağa kalkarak emperyalistler karşısında eğilmeyeceğini göstererek kurdukları Reddi İlhak Cemiyetiyle birlikte, yani yabancılar tarafından ilhak edilmeyi, yutulmayı reddetme cemiyetiyle birlikte o günkü Milli Mücadele’nin ateşini yakmış olan bu 41 abidevi şahsiyeti rahmetle, şükranla, minnetle andığımı ifade etmek isterim" dedi.
Kurtulmuş: "Dünyanın şartları, emperyalizmin niteliği değişti"
Meclis Başkanı Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü: "Gerçekten o zor şartlar içerisinde hemen hemen hiçbir şey kalmamış bir milletin nasıl sıfırdan başlayarak bir kurtuluş mücadelesi verebileceğinin en canlı şahidi olan şehirlerden birisi, başlıcası burasıdır, Balıkesir şehrimizdir. Ben bu mücadelenin kahramanlarını saygıyla andığımı ifade etmek isterim. O zamanlar emperyalizm başka bir haletiruhiye içerisinde, başka bir plan ve proje içerisinde dünyanın dört bir tarafında özellikle Avrupalı emperyalist güçler dünyanın dört bir yanında yayılmayı, hele hele bir cihan imparatorluğu olan Osmanlı Cihan Devleti’nin üzerinden de böl-parçala-yönet taktiğiyle bu coğrafyada egemen olmayı kendileri için milli menfaatlerinin ilk maddesi olarak gördüler. Anadolu’nun işgali sadece bir toprak işgali değil, emperyalizmin kendi can damarlarını besleme hevesidir. Onun için buraya kadar geldiler. Onun için İzmir’e çıktılar. Onun için Anadolu’nun birçok yerini işgal ettiler. Balıkesir hariç. Balıkesir işgal edilmemiş yörelerimizden, şehirlerimizden birisidir. İşte o zor şartlarda, o günkü dünyanın emperyalist şartları içerisinde bir dünya oluşuyordu ve en ağır bedelini ödememiş ülkelerden birisi de bizim ülkemizdi. Yani Cumhuriyetten önceki ismimiz lan Osmanlı Cihan Devletiydi. Bizim ecdadımızdı, bizim atalarımızdı. Bu büyük mücadeleyi verdiler. O mücadele içerisinde yeni bir dünyanın şekillendiği döneme çok şükür hiç esir olmadan, hiçbir şekilde emperyalizmin paryası olmadan, dimdik ayakta durarak, Milli Mücadelemizi vererek bugünlere kadar geldik. Şimdi 1 asır sonra hem dünyanın şartları değişti hem de emperyalizmin niteliği değişti. Dün çok kabaca silahla, tüfekle, topla yaptıklarına bugün bir takım yeni yöntemlerini de ilave ederek yeniden dünyayı şekillendirmek, yeniden dünyayı parsellemek, kendi güç dengelerini yeniden şekillendirmek istiyorlar. Bu yeni dönemde aynı şekilde böl-parçala-yönet politikasından asla vazgeçmiş değillerdir. Sadece kullandıkları yöntemlere ilave yöntemler eklemişlerdir. Bunlardan birisi vekalet savaşları adını verdikleri terör örgütleri üzerinden oluşturmayı çalıştıkları bir takım bölme, parçalama meseleleridir. Çok şükür bir asır sonra Türkiye cumhuriyet tarihimizin yaklaşık 40 küsur yılını mücadeleyle geçirdiğimiz, gerçekten arkasındaki devletlerin silah desteklerine, istihbarat desteklerine, lojistik desteklerine rağmen mücadeleyle geçirdiğimiz ve kahraman şehitlerimizin, gazilerimizin gayretiyle önlediğimiz terör örgütünün bugün artık tamamen tasfiye edileceği bir sürece girmiş bulunuyoruz. Bu milletin içerisinde bir asır evvel koskoca coğrafyayı bölüp parçaladılar, ülkeleri birbirinden ayırdılar, hatta aynı aşireti ortasından cetvelle bölerek bir kısmına başka bir ülkenin, bir kısmını başka bir ülkenin sınırlarında bıraktılar. Ama bir şeyi başaramadılar; bu ülkenin insanlarının arasına düşmanlığı sokmayı başaramadılar. Türk’ün, Kürt’ün, Arap’ın ve diğer halkların arasına asla düşmanlığı sokamadılar. Birliği, beraberliği yok edemediler"





