Tanrı’nın yaratmaya değer kıldığı hiçbir şeyi yargılama...
Yargılama hakkımızın olmadığını ne zaman öğreneceğiz?
Bok böceğini bilir misiniz?
Hani, bokları yuvarlamasıyla bilinir. Sevilmeyen bir hayvandır.
Neyse, biz kıssadan hisse çıkaranlara söyleyelim.
Bu âlemi anlayanlara hikâyemizi anlatalım.
Adamın biri, bir gün bahçesinde otururken, hayvan dışkısından top yapan bir böcek görür. Böcek, ayaklarıyla pisliği yuvarlayarak giderken içinden şöyle geçirmiş:
“Ey Tanrım! Her şeyi çok güzel, çok hoş yaratmışsın da şu böceği sırf pislikle uğraşsın diye mi yarattın?” diyerek kendi kendine konuşur.
Aradan birkaç ay geçer, adam talihsiz bir hastalığa yakalanır. Derdine kimseler çare bulamaz. En sonunda bilge bir doktora rastlar. Doktor adamı muayene eder, sonra:
“Bak kardeşim; bazen bahçelerde gezen bir böcek olur, ayaklarıyla pislik yuvarlar. İşte o böcekten üç gün boyunca aralıksız üç tane yiyeceksin. Senin hastalığının şifası bu böcek,” der.
Adam üç gün boyunca yemiş ve iyileşmiş.
Aradan yıllar geçmiş, aynı adam gemiyle bir geziye katılmış. Denizin ortasında çok büyük bir fırtınaya yakalanmışlar. Herkes bağırıp çağırıp ağlaşırken, bu adam sakin sakin bir köşede oturuyormuş. Birileri dayanamamış, sormuş:
“Biz yana yakıla dua ediyoruz. Sen ne dua ediyor ne de sızlanıyorsun? Sendeki bu rahatlık ne be adam?” dediklerinde, adam şöyle cevap vermiş:
— Başıma gelenlerden sonra Tanrı’nın işine karışmamayı öğrendim! Bir kere karıştım, bana üç gün boyunca bok böceği yedirdi. Şimdi ise asla karışmam. İster gemiyi yüzdürür, ister batırır. Tanrı’nın muhakkak bir bildiği vardır.