Nüfusun yüzde 80’inin merkezde yaşadığı bir şehrin neden kullanma suyu temin ettiği tek bir kaynak var? Neden Porsuk Barajı haricinde alternatif su kaynağı yıllardır sağlanamadı?

***

İçme suyunun alındığı tek yer olan Porsuk Barajı’ndan alınan suyun kullanılır hâle gelmesi için yapılan ilaçlama ve elektrik maliyetleri çok yüksek. Bu da suyun maliyetini artırıyor. Yıllardır bu maliyetlerin düşürülmesi için neden bir şeyler düşünülmedi? Örneğin, devlet su arıtmasında kullanılan elektrik ve kimyasal ilaçlardan neden vergi almama yoluna gitmiyor? Ya da bir şekilde bu yüksek maliyetler sübvanse edilmiyor?

***

Eskişehir’in su sorunu varken ve birkaç yıl içinde bu sorunun telafi edilemez boyutlara geleceği bilinirken, neden hâlâ şehir genelinde sulu tarım yapılmasına göz yumuluyor?

***

Şehrin su konusunda geleceği çok aydınlık görünmezken, neden hâlâ şehrin genelinde su yönetimi ile ilgili bir yol haritasının hazırlanacağı, ileriye dönük ve bilimsel veriler içeren master bir plan yok?

***

Eskişehir’in çok değil, birkaç yıl sonra suya hasret bir şehir olacağı tahminleri yapılırken, Eskişehir sınırlarının yüzde 71’i neden maden aramaları için ruhsatlandırılıyor? Altın ve bakır madenciliği için neden şehrin su kaynakları göz göre göre heba edilmek isteniyor?

***

Şehrin su şebekesinde ciddi bir kaçak olduğundan söz ediliyor. Bu kaçak oranını makul bir seviyeye indirgemek için hükümet ve belediyenin ortak bir çalışması neden yok?

***

Ve neden?
Yukarıda sıraladığımız ve benzeri soruların tartışılarak, bu soruların ortadan kalkmasına neden olabilecek yöntemlerin ve atılacak adımların karara bağlanması gereken Büyükşehir Belediye Meclisi’nde;

***

Neden AK Parti grubu, “Eskişehir, Türkiye’nin en pahalı suyunu kullanıyor” diye işkembeden attığı iddiaları gündeme sokmak istiyor?

***

Neden CHP grubu, ortalamanın üzerinde olan kullanma suyu fiyatına rağmen, “En pahalı suyu biz kullanmıyoruz. Bizden daha pahalı su kullanan 12 belediye var” cevabıyla iddiayı çürütmeye çalışıyor?

***

Şehir olarak birkaç yıl sonra susuzlukla sınanacağımız ortadayken, neden mecliste sudan sebepler gündem oluyor?

***

Anlamak mümkün değil…

1.-21

2-578

“TECRÜBE İSTERİZ DE TECRÜBE” DİYE TUTTURMUŞLAR…

Adam iş yerini 2-3 yıl önce açmış…
Firmanın kurulmasının üzerinden 3-4 yıl ancak geçmiş.
Şirketin faaliyete başlaması bir yılını bile doldurmamış…
Ama gelin görün ki bu adam, bu firma, bu şirket, iş ilanına çıktığında kriterlerinin başına “En az 5 yıllık deneyimi olan” şartını koyuyor…

***

İş yerinin, firmasının, şirketinin olmayan tecrübesini, işe alacağı adamdan bekliyor iyi mi?
Kendinde olmayan tecrübenin, işe alacağı insanda olmasını bekliyor.

***

Ülkede milyonlarca işsiz var.
Bu işsizlerin yüzde 27’si de genç insanlar.
Yani…
Her 2-3 işsizden biri gencecik insanlar.
Okumuşlar, kendini yetiştirmişler, bilgi ve donanım sahibi olmuşlar.

***

Her çaldıkları kapıdan “Tecrüben yok” diye geri çevriliyorlar…
Her gittikleri kapıda “Biraz tecrübe edin de gel” diye saçma sapan bir tavsiye alıyorlar.
Müracaat ettikleri her iş yerinden “Biz tecrübeli çalışan arıyoruz” cevabıyla geri dönüyorlar.

***

Edep yahu!

Herkesin böyle davrandığı bir dünyada, o genç insanların nerede ve nasıl tecrübe sahibi olacağını kimse düşünmüyor.
Herkesin tecrübeli aradığı bir ortamda, nasıl tecrübe sahibi olunabileceğini kimse hesap etmiyor.
Tecrübe sahibi olabilmek için bu gençlerin bir şekilde işe girmeleri gerektiğini hiçbiri umursamıyor.

***

Kimse “İşe alayım, sıfırdan yetiştireyim” demiyor.
Hiç kimse “Öğretirim, tecrübeyi de ben veririm” diye düşünmüyor…
Varsa yoksa “Tecrübe isteriz de tecrübe”

***

Hay o istediğiniz tecrübe yerin dibine batsın..!

***

NOT: Vehbi Koç’un şu sözü bana göre çok önemlidir:
“Bir fabrika 3 yılda kurulur, çalışanı ise 15-20 yılda yetişir. Şirketler kabiliyetli insanların omuzlarında yükselir.”

***

Bana göre “Tecrübeden önce kabiliyete bak” diyor…
Doğru söylüyor da…
O kabiliyeti görebilecek kabiliyet nerede?

HİÇ OLMAZSA YAPILABİLECEKLERİ YAPALIM…

Ahmet Kahveci göndermiş maili.
Trafik ışık yanma sürelerinin yoğunluğa göre ayarlanması gerektiğini ifade ediyor…
Dile getirdiği konuyu ilgililerin bilgisine sunuyoruz…

***

“Yeni açılan Yaşar Kemal Bulvarı–Ertaş Caddesi kavşağında ve 2. Arabacılar Caddesi kavşağındaki ışık yanma süreleri ayarlanamaz mı?
Sabah Organize Sanayi Bölgesine gelirken, akşam da dönerken hangi arterde trafik yoğunluğu belli iken, ışıklar eşit süre yanmaya devam ediyor.
Vatandaşın yarıdan fazlası risk alıp kırmızı ışıkta geçiyor. Emek tarafından her yeşil ışıkta iki-üç araç varken, ana güzergahta altmıştan fazla araç kuyruk oluyor.
Yetkililere ve sivil toplum yöneticilerine sesleniyorum; lütfen sabah ve akşam bu yolları kullanın. Göreceksiniz.
Çevre yolunda yan yol veya servis otobüsü yolcu indirme ceplerinin yeterli olmaması ayrı rezalet. Bari yapılabilecekleri yapalım.”

Trafilk