Hem 7 Haziran hem de 1 Kasım seçimlerinde HDP'nin barajı geçmesini istiyorduk. Türkiye ve Kürtler için iyi olacağını inanıyorduk. Çünkü HDP Meclis'e girerse, artık Kürtlerin temsilcisinin PKK'nın değil, HDP'nin olacağını düşünüyorduk. 'Haklarını dağda silahla değil, Meclis kürsüsünde ararlar' diyorduk. Selo'nun saz çalmasına bile gülüyorduk...

.............

Ama yanılmışız.... 'Çözüm süreci' yalanıyla kandırılmışız.... 'Barış, kardeşlik' masallarına aldanmışız. Gözlerimizin içine baka baka yalan söylemişler, gerçek yüzlerini gizlemişler...

.............

Ama bu fazla sürmedi. Nihayet maskelerini indirdiler. Ankara'da 29 kişiyi kadleden teröristin evine gittiler. Ailesine başsağlığı dilediler. Türkiye'nin değil, canlı bombanın vekili olduklarını gösterdiler...

............

Davutoğlu ve Kılıçdaroğlu 'Taziye evine gitmek, Türkiye'ye ihanet etmek' dediler. Bunu söyleyenlerden biri Başbakan, diğeri bu ülkenin muhalefet lideri... Bizce konuşmayı bıraksınlar, gereğini yapsınlar...

........

Çünkü bunların yeri artık Meclis değil.

Anayasa Mahkemesi'nin de partilerini kapatmasına gerek yok. Zira bu milletin gözün de artık partileri kapanmıştır. Bu saatten sonra onlara söylenecek tek söz var...

....................

Çıksınlar dağlarına...

Girsinler mağralarına...

Dönsünler eski yuvalarına...

Öyle çıksınlar karşımıza...