Marka olmak!

Sosyal medya fenomeni olanlar için ne duyuyoruz son zamanlarda?

 

Hesaplarında paylaşım yaparken nelere dikkat ettiler, kişisel imajlarını nasıl şekillendirdiler, hangi konular hakkında video çekeceklerini nasıl belirlediler? Hepsi bir bütünün parçaları ve buna da Marka Yönetimi diyoruz. Artan rekabetle kendi başarılarımızı ön plana çıkartmak için çalışıyoruz ama doğru stratejiler belirleyememek tüm çabalarımızı boşa çıkartıyor.

 

Sadece bir ürün için değil, aynı zaman da kişilerin de marka değeri var ve bunun için artık uzmanlaşmamız gerekli. Bu sayede ulaşmak istediğimiz kitleleri etkileyebiliyoruz.

 

Özellikle ünlülerin, öncelikle daha da meşhur olabilmek ve ilgi çekebilmek için “Marka’larını” yöneten danışmanları var. Bu durum o kadar aşırıya kaçabiliyor ki; kimle görüştüğünüz bile markanızı yönetenlerin insafına kalıyor. Sonra pahalı giyim kuşam, kullandığınız telefon markası, bindiğiniz aracın fiyatı, gittiğiniz lokantaların prestiji sizi esir alıyor ve önünüze geçiyor. Evet, bir şeyler ters gidiyor. Marka olmakla “Ye, kürküm ye” anlayışı birbirine karışıyor. İnsanları sadece maddi göstergeleriyle kategorize etmeye başlıyoruz.

 

Dünyanın en zengin bilim insanlarının hayatlarına baktığımızda; ne kadarda mütevazı bir yaşam tarzları var! Ama bu isimler MARKADIR! Steve Jobs “Apple”, Bill Gates “Microsoft”, Mark Zuckerberg “Facebook” gibi…

 

Peki, sizce onların marka olmasını sağlayan unsurlar nelerdir?

 

Kariyer için iyi bir eğitim almak, çok çalışmak ve doğru işler yapmak gerekli. Başarının yolu kendinizi bir marka olarak görüp, insanların sizi algılama şekillerini yönetmenizden geçiyor. Sadece yaptığınız işle değil, bunun yanında işinizi sunum şeklinizle, davranışlarınızla, tavırlarınızla ve tarzınızla bir bütünlük oluşturmanız gerekiyor. Eğer bu bütünlüğü sağlayabilirseniz ve başarabilirseniz kişisel markanızı oluşturabilirsiniz.

 

Tanıma göre; kişisel marka; “kişinin sahip olduğu her şeyle; özü, sözü, tavır ve davranışları, imajıyla hedef kitlesine/müşterisine verdiği mesaj, yarattığı fark, kendine, işine ve ilişkilerine kattığı değerlere bağlı bir kimliktir. Kişisel marka, kişinin sahip olduğu değerlerin, yeteneklerin, tutkularının ifadesidir.


İster iş hayatında ya da özel hayatta olsun her profesyonelin markalaşmaya ihtiyacı vardır. Başarılı ve güçlü bir kişisel marka, rekabet içerisinde farklılaşmanızı, değerinizi dış dünyaya yansıtmanızı sağlar. Bu sayede idol, örnek alınan, marka bireyler olursunuz.

 

Kişisel markanızı yaratmak ise; farklılaşmakla, işinize değer katmakla ve insanların sizi nasıl algılayacağını yönetmekle mümkün. Orijinal ve özgün olmak sizi farklı kılacaktır. Şu şikâyet cümlesi çok tanıdık; “Benle aynı şartlara sahip rakiplerim benden daha çok kazanıyor, daha çok tanınıyor, nerede yanlış yapıyorum?” Aslında bu noktaya gelebildiyseniz doğru yoldasınız çünkü marka olmak süreci de bir farkındalıktır. Tabi ki şu da var kendinize rakip olarak gördüğünüz kişiler, acaba gerçekten ne kadar da nitelikliler!

Eğitim olarak neler yapmışlar, günlük yaşantılarında yansıttıkları kadar kaliteliler mi? Önce buna karar verip sonra yola çıkmalıyız. Bazen çünkü hata yapıp kendimizi de haksız yargılayabiliyoruz. Sonuç olarak özgün olmalıyız, marka değerimiz için kendimizi geliştirmeliyiz, neler yapabileceğimizi araştırmalıyız ve varsa danışabileceğimiz kişiler çekinmemeliyiz.

Marka olmak ve marka değeri yaratmak ciddi bir iş!

İçini boş bırakmadan, yavaş belki ama emin adımlarla ilerlemeliyiz.

Unutmadan; gerçek DEĞER her ortamda kendini belli eder…