İnsan, biyolojik olarak; maddesel bir yapıya sahip, dik durabilen, gelişmiş bir beyine
ve anlaşma dili kullanarak konuşma kabiliyetine sahiptir. Böyle tarif ediliyor da
bizim anlaşma dilimiz yok! Sosyolojik olarak; bir ailede ve toplumda doğar, o toplum
ve ailenin içinde büyür gelişir, o aile ve toplumun din, dil ve kültür gibi öğelerini
öğrenir, yaşamını şekillendirir.
Doğduğu toplum modern toplum kurallarına kapalı bir toplumsa o da tutucu ve erkek
egemen kuralları içinde yaşamını sürdürür. Kapalı toplumlarda erkek egemenliği ağır
basar. Kadının toplum içinde söz sahibi olmasına izin verilmez. Onun görevi kocasına
karşı kadınlık görevlerini yerine getirmek ve çocuklarını kendi annesinden öğrendiği
maşa, terlik ve süpürgeyle terbiye etmektir.
Aynı zamanda insan psikolojik bir varlıktır da. Duygu, düşünce ve davranış gibi
psikolojik süreçleri yaşar, bu süreçler birbirini etkileyerek bireyin gelişimini ve
değişimini sağlar. Bazılarında da bu süreç tersine işler. Osmanlı imparatorluğunun
ilerleyen zamanlarında kadın, toplum içinden soyutlanmış ve evin dışına çıkmasına
izin verilmemiştir. Ailede kadın, bilgisiz bırakılınca evde büyümekte olan çocuklarda
yanlış bilgilerle yetiştiği için onlarda bilgisiz bir toplumun oluşmasına neden oldular.
Müslümanlıkla alakası olmayan bir din anlayışının hakim olmasıyla, kadının toplum
içinde hiç bir söz hakkı kalmamıştır. Köküne bağlı bir ağaç; yüzlerce kökünden
ayrılarak kesilmiş ağacı taşıyan bir kamyonun kendisine çarpması sonucunda
kendinden olan yüzlerce ağaç dolu koskoca kamyonu durdurur. Eğer güçlü, kuvvetli
olmak istiyorsanız köklerinize inancınıza ve ilkelerinize bağlı kalın. O zaman size
karşı hiçbir güç başarılı olamaz.