Eskişehirspor'dan şehrin ileri gelenleri hızla kaçıyor...

Vali, milletvekilleri belediye başkanları, oda başkanları, iş adamları, üst düzey kamu görevlileri...

Kimse ilgilenmiyor...

Söz söylemiyorlar...

Sorumluluk da almak istemiyorlar...

Bunun nedenlerinden birisi, Eskişehirspor başkanı Mesut Hoşcan, yaptığı açıklamalarla adeta kongre sürecini "sulandırması"

Sabah kalkıyor, görevi bırakıyor...

Akşam takımın başında...

Öğle, belki diyor...

Söyleyeceği sadece bir cümle...

Evet bir cümle söyleyecek. Ama o cümleyi söylemiyor.

O cesareti kendine bir türlü bulamıyor.

"Göreve devam ediyorum. Kongre kararını formaliteden aldım. Delege yapısı benim lehime. Cesareti olan varsa gelsin " demiyor...

Şu soruyu soracaklarını gayet iyi biliyor:

-O zaman niye kongre kararı aldın!

Hoşcan, futbolcu alıp, futbolcu satıyor.

Bunun nedeni artık belli oldu...

Kimsenin aday olmamasını sağlamak...

Böylelikle genel kurulda diyecek ki, "Bakın genel kurul kararı aldık ama kimse aday olmadı"

-Kimse aday olmuyorsa, ben yeniden adayım...

Bildiğimiz o Türk filmi repliğini söylüyor:

-Ya benimsin ya kara toprağın!

Oysa Hoşcan'ın görevi bırakmasını isteyenlerin tek bir gerekçesi var...

Eskişehirspor'un son sırada olması...

Tepetaklak PTt ligine gitmesi...

Hoşcan'ın açıklamalarında takımın bulunduğu durumdan hiç bahsedilmiyor. Ligde son sırada yer alan bir takımın başkanı değil de, sanki Avrupa kupalarına oynayan bir takımın başkanı gibi konuşuyor...

Galiba takımın sonuncu olduğunu unutup, kendisini Halil Ünal'ın yönetimindeki günlerdeki gibi Avrupa kupalarına giden bir takımın başkanı sanıyor...

Birisi Hoşcan'a söylesin...

Takım Avrupa'ya değil, PTT ligine gidiyor.

O'nun için aday olması istenmiyor...

-------------

SINIF FARKI!

İskambil kağıtlarında, kupa, karo, maça ve sinek vardır...

Hepsi aslında "toplumdaki sınıfları" anlatır...

Kupa: bir kalkanı andıran şekli ile asil sınıfı ve kiliseyi...

Maça: bir mızrağın ucunu çağrıştıran şekli ile orduyu...

Karo: ticari deniz işletmelerinin eşkenar dörtken kiremitlerinden esinlenerek orta sınıfı...

Sinek: Yonca yaprağına benzeyen şekli ile köylüyü, temsil ediyordu.

...

Günümüzde briç, poker veya benzeri oyunlarda, kupanın en değerli, sineğin ise en değersiz kart olmasının nedeni işte bu sınıflamadır.

--------------

O'NA ÇIKMASINDA

KİME ÇIKSIN!

...20 yıl önce Kastamonu'dan piyango bileti satmak için İstanbul'a gelmiştim. Akrabalarımın evlerinde kalıyordum. Misafirleri olduğunda cami tuvaletinde ya da boş tabutların içinde uyuyordum. Hep sattığım biletlerden bana ikramiye çıkmasını hayal ederdim...

Yukarıdaki cümleler Yılbaşı özel çekilişinde büyük ikramiyenin sahibi gece bekçisi Mustafa Gıcık'a ait...

O cümleleri okuyunca...

Dudaklarımdan şu cümleler döküldü:

O'na çıkmasında, kime çıksın kardeşim...

----------

YÖNETİCİ Mİ?

İnsanların, yönetimsiz kalırlarsa birbirlerini yeyip bitireceklerine inananlara diyoruz ki: Tıpkı sürgüne giderken Zavallı kullarım bensiz ne yapacaklar? diyen o krala benziyorsunuz. (Peter Kropotkin)

-----------

HIZIMIZIN

TUTSAĞI

Hayatın bize çizdiği yol, özgürlük ve güzelliklerle dolu olabilir, ama biz bu yolu yitirdik.

Hırs insanların ruhunu zehirledi, dünyayı bir nefret çemberine aldı.

Hepimizi kaz adımlarıyla sefaletin ve savaşların içine sürükledi.

Hızımızı artırdık, ama bunun tutsağı olduk.

Bolluk getiren makineleşme bizi yoksul kıldı.

Edindiğimiz bilgiler bizi çıkarcı yaptı, zekamızı da katı ve acımasız. Çok düşünüyoruz, ama az hissediyoruz. Makineleşmeden çok insanlığa, zekadan çok iyilik ve anlayışa gereksinmemiz var.

İnsancıl değerlerimizi koruyamazsak hayat korkunç olur, hep yitiririz.

.../...

Yukarıdaki cümleleri Charlie Chaplin, yaklaşık 70 yıl önce söylemiş...

"Hızımızı arttırdık" diyor...

Oysa günümüzde dünya çok daha hızlı dönüyor. Hızımız çok daha fazla...

Şimdi "bu hızın" tam anlamıyla tutsağıyız...