Açlık ve yoksulluk sınırı yükseldi
Sendika Başkanı Ali Paşa Şanlı, BESAR’ın Eylül ayı verilerine dikkat çekerek, açlık sınırının 37 bin 173 lira, bekâr bir çalışanın aylık yaşam maliyetinin 58 bin 335 lira, yoksulluk sınırının ise 90 bin 379 liraya ulaştığını belirtti. Şanlı, “Bu koşullarda 16 bin 881 lira aylık maaş alan emeklilerin yaşamını sürdürmesi mümkün mü?” diye sordu.
“Adaletsiz gelir dağılımı ortada”
Şanlı, milletvekilleri, bakanlar ve Cumhurbaşkanının aldığı maaşlarla emekli maaşları arasındaki uçuruma dikkat çekti. “Bir milletvekili emeklinin 13 katı, bakanlar ise 14 katı maaş alıyor. Sarayın bir günlük gideri, 2000 emeklinin maaşını aşıyor. Biz bu yüzden alanlarda ‘Adaletli gelir dağılımı istiyoruz’ diye haykırıyoruz” ifadelerini kullandı.
“Almanya ile kıyaslama yalan”
Bakan Vedat Işıkhan’ın, Türkiye’deki asgari ücretli ve emeklilerin Almanya’dakilerden daha iyi koşullarda olduğu yönündeki sözlerini sert dille eleştiren Şanlı, “Almanya’da asgari ücret 1650 euro, bizim 3,5 katımız. En düşük emekli maaşı ise 1860 euro, yani bizim 5,5 katımız. Bakan, gerçekleri görmezden geliyor, yanlışta ısrar ediyor ve emeklilerle alay ediyor” dedi.
“Tasarrufu biz değil, yönetenler yapmalı”
Emeklilere tasarruf yapma çağrısına tepki gösteren Şanlı, “Tasarruf yapması gereken biz değiliz, ülkeyi yönetenlerdir. Cumhurbaşkanı geçmişte çay-simit hesabı yapıyordu, bugün tekrar yapsın; adaletsizliği görecektir” ifadelerini kullandı.
“OVP yoksulluğu artıracak”
2026-2028 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Program (OVP) hakkında da konuşan Şanlı, bu programın ekonomik krizin faturasını yine emekli ve çalışanlara yüklediğini savundu. “Her geçen gün maaşlarımız eriyor, alım gücümüz düşüyor. 2002’de bir maaşla 8,5 çeyrek altın alabiliyorduk, şimdi sadece 2 çeyrek altın alabiliyoruz” dedi.
“Mücadeleyle haklarımızı alacağız”
Ali Paşa Şanlı, emeklilerin örgütlü mücadelesinin önemini vurgulayarak, “Bizlere dayatılan sefalet bir kader değildir. Milyonlarca emekli ve asgari ücretli insanca yaşam hakkı için birleşik mücadeleyi yükseltirse, lehimize olmayan her şeyi değiştirebiliriz. Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz” sözleriyle çağrısını sonlandırdı.
