Bugün 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü...

Türkiye, düşünce ve ifade etme özgürlüğü bakımından dünyada son sıralarda...

Öldürülen, katledilen gazetecilerimiz çok...

Hapislere tıktığımız gazetecilerin sayısını bile bilmiyoruz...

Mapus damında yatan gazetecilere sürekli yenileri ekleniyor.

Dünyada bu konuda birinciliği kimseye bırakmıyoruz...

Bir 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'nde yine "tutuklu gazetecilerimizi" hatırladı. Muhtemelen bir kaç gün sonra da unutacağız...

Yeri geldi mi hamasi nutuklar atacağız...

Duygusal, güzel yazılar yazacağız...

Beyhude protestolarda bulunacağız...

Halen Silivri'de bulunan meslektaşlarımız Can Dündar ve Erdem Gül, Eskişehirli gazetecilere birer mektup göndermiş...

Şöyle yazmışlar:

...10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'nü Silivri Cezaevi'nde her zamankinden daha çok çalışarak kutluyoruz.

İçinde bulunduğumuz vahim koşulları ancak cesaretle, dayanışma ve özgürlüğe sımsıkı sarılarak değiştirebiliriz.

Mesleğimiz her zamankinden daha zorlu koşullarda; ama ona her zamankinden çok ihtiyaç var. Bu bilinçle "Gazetecilik asıl şimdi" diyorum. Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum...

.../...

Tutuklu gazetecilerle nasıl dayanışma gösterilir...

Silvri önünde nöbet tutarak mı?

Elde pankart taşıyıp protesto gösterisi yaparak mı?

Ne yapılmalı...

Gazeteci ne yapıyorsa o yapılmalı...

-Haber...

Evet, haber...

Can Dündar ile Erdem Gül'ün yaptığı haberleri gazeteciler sahiplenseydi, bugün onlar içerde olmazdı...

İtiraf etmeliyiz...

Gazetecilerde birlik, mücadele ve dayanışma yok!

DİYANET O SORUYA YANIT VERECEK Mİ?

Soru Türkiye'nin gündeminde...

Sapığın biri, Diyanet İşleri Başkanlığı adına fetva veren kurum olarak bilinen Din İşleri Yüksek Kurulu Dini Bilgilendirme Platformu,” resmi internet sitesine şöyle soruyor:

-Öz kızını öperken şehvet duymanın nikaha etkisi olur mu?

İnsan evlatlarının kanını donduran bu soru karşısında, sitede gayet açıklayıcı şekilde yanıt veriliyor.

Sosyal medyanın çalkalanması üzerine soru ve yanıt siteden kaldırıldı. Diyanet Başkanlığı anında kamuoyunu bilgilendirici açıklama yaptı...

Dediler ki:

-Bize kumpas kurdular...

-Akıl ve ahlaktan yoksun görüşler bize isnat edilemez.

-Elektronik ortamda hile yapılmış başkanlığımız itibarsızlaştırılmak istenmiş...

.../...

Diyanet İşleri Başkanlığı, açıklama yapıyorsa itibar etmek durumundayız...

Haklılar...

Kumpasa geldiler...

Peki sapığın sorduğu sorunun yanıtı nedir?

Böyle düşünce içinde olan kişiler ile ilgili ne yapılmalı?

Cezası var mı?

Benzer sorular bundan sonra da gelebilir...

Diyanet'ten sorunun "doğru" yanıtını beklemek hakkımız değil mi?

ADALET!

Adalet, insanın kendi üzerine düşeni yapması, en iyi ve en uygun olduğu işi yapması, herkese hak ettiğini vermesidir. Peki o zaman; bir insan bilgeliğe, kendisine ilişkin bilgiye sahip oldukça, nasıl olur da, kendisine ait, kendisinin bir parçası olan şeyi, en uygun olan işi yapabilir? Bütüne, başkalarına ilişkin bilgiye sahip oldukça, nasıl olur da, başkasının hakkını verebilir, bütünün adaletine katkıda bulunabilir? (Sokrates)

TARAFTARIN

GURURU OLDU!

Mesut Hoşcan, Eskişehirspor kongresine tek aday olarak girecekti.

Ancak taraftar hesapları bozdu, liste çıkardı...

Uğraş Erkayman, başkan adayı oldu.

Kongre tam bir komediler zinciriydi.

Başkan adayı konuşma yapmadan oylamaya geçildi. Erkayman ve arkadaşları itiraz edince, oylamaya durduruldu...

Erkayman oy kullanımı başladıktan sonra konuşabildi...

Son derece etkileyici konuştu...

Söylediklerinin her kelimesi gerçekti...

En önemlisi ise şu mesajı verdiler: Taraftar, yönetimin karşısında!

Taraftarın liste çıkarmasının nedeni de buydu...

Erkayman, taraftarın gururu oldu.

Siyah kırmızılı armaya gönül verenlerin göğsünü kabarttı...

Erkayman, sadece taraftarın sesi değil, gururu oldu...