Gümüşhane, Türkiye'nin Karadeniz Bölgesi'nde yer alan tarihi bir kent olmakla beraber, adını zengin maden yataklarından almıştır. Geçmişteki değişik medeniyetlere ev sahipliği yapması, onun zengin bir kültür ve tarih mirasına sahip olmasını sağlamıştır. Ancak bu tarihi zenginliği, aynı zamanda pek çok savaşa ve el değiştirmelere de tanıklık ettiğinin göstergesidir.


Hz. Ömer döneminde ilk olarak Arapların eline geçen Gümüşhane, tarih boyunca Bizans, Emevi, Abbasi, Selçuklu ve Osmanlı gibi büyük imparatorlukların hakimiyeti altına girmiştir. Ancak bu egemenlikler sürekli olmamış, bölge sık sık el değiştirmiştir. Özellikle Emevi ve Bizans arasındaki mücadeleler, Gümüşhane'nin stratejik önemini vurgulamaktadır.
Selçuklu döneminde, Anadolu'nun Türkleşme sürecinde önemli bir rol oynayan Çepni Türkleri, Gümüşhane ve çevresine yerleşmişlerdir. Bu dönemde madenlerin işletilmesiyle bölge ekonomik olarak canlanmıştır. Ancak Moğol istilaları, bölgenin ekonomik ve sosyal yapısını olumsuz etkilemiştir.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde, Gümüşhane maden yatakları nedeniyle önemini korumuş, bölgede birçok sosyal ve ekonomik faaliyet gerçekleştirilmiştir. Ancak 19. yüzyılda, Rus işgalleri ve Ermeni zulmü, bölgenin demografik yapısını değiştirmiş ve birçok yerli halk göç etmek zorunda kalmıştır.
Cumhuriyet döneminde, Gümüşhane Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde önemli bir kent olmaya devam etmiştir. 20. yüzyılın ortalarına gelindiğinde, ekonomik ve sosyal kalkınma hamleleri başlatılmış, buna karşın göç olayları da devam etmiştir.

Togg’un taksimetre sorunu çözüldü Togg’un taksimetre sorunu çözüldü

Gümüşhane’nin eski adı neydi?

Tarihin derinliklerinden günümüze kadar ulaşan yerleşimlerin isimleri, pek çok etkenin bir sonucu olarak şekillenir. Gümüşhane gibi tarih boyunca stratejik öneme sahip olan bölgeler, bu değişimlerin ve etkileşimlerin bir yansımasıdır. Gümüşhane'nin isim serüveni, antik çağlardan Osmanlı'ya kadar uzanan bir dönemi kapsar.
Şehrin adının "Gümüşhane" olarak bilinmesi, Osmanlı döneminde şekillenen bir süreçtir. Ancak bu isim, bölgenin tarih öncesindeki önemini belirtmekten ziyade, o dönemki ekonomik faaliyetlerini yansıtan bir adlandırma olmuştur. Gümüş madenlerinin bolluğu, şehrin adına bu denli etki eden bir faktör olmuştur. Farsça'daki "Hane" kelimesi, bir yerin veya konutun genel bir ifadesi olarak kullanılırken, bu iki kelimenin birleşimiyle "Gümüş Evi" ya da "Gümüş Diyarı" anlamı ortaya çıkmıştır.
Bu isimlendirmenin yanı sıra "Argyropolis", Yunan dilinde "Gümüşhane" anlamına gelmektedir ve milliyetçilik akımının etkisiyle bölgeye verilen bir isimdir. Yunan kültürü ve medeniyetinin etkisi altındaki bölgeler, genellikle böylesi Yunanca kökenli isimlerle anılmıştır.
Ancak "Gümüşhane" ve "Argyropolis" isimlerinden çok daha eskilere dayanan bir isim var ki, o da "Khalybia". Antik çağlarda Romalıların bu bölgeye verdiği isim olan Khalybia, bölgenin demir madenleriyle ünlü olmasından kaynaklanmıştır. "Khalyb" Yunancada demiri ifade ederken, bu bölgede demir madenciliğiyle uğraşan halka da "Khalyb" adı verilmiştir.

Son olarak "Canca", Gümüşhane'nin merkez ilçesini tanımlayan bir isim olarak bilinir. Bizans Tarihçisi Prokopius'un eserlerinde geçen "Tzantzakhon" ismi, Lazlar için kullanılan "Zan" kelimesinden türemiş olabilir. Bu isim, bölgenin antik dönemlerde Laz halkının yerleşimine ev sahipliği yaptığını gösteriyor olabilir.

Sonuç olarak, Gümüşhane'nin isim serüveni, bölgenin zengin tarihini, kültürel etkileşimlerini ve ekonomik faaliyetlerini yansıtan bir mozaik oluşturmaktadır. Her bir isim, bölgenin tarihindeki farklı bir dönemi ve o dönemin etkileşimlerini temsil etmektedir.
 

Kaynak: Haber Merkezi