3 yaşında eline yay aldı.

5 yaşında ok atmaya başladı.

6 -9 yaş arasında sırt kasları kuvvetlensin diye yüzme sporuna gitti.

Aynı zamanda lisanslı satranç oyuncusu.

Resim kurslarına gitti.

Koordinasyonu gelişsin diye basketbol oynadı.

Bir dönem futbolla da ilgilendi.

Piyano dersleri aldı.

Sahne korkusu olmasından diye okul korolarında görev aldı.

Milli takıma katıldığında 8'nci sınıf öğrencisiydi.

Milli Okçumuz Mete Gazoz'dan söz ediyorum.

Tokyo'da okçuluk dalında olimpiyat Şampiyonu oldu ve ülkemizi gururlandırdı.

Hepimizi kalbimizin tam orta yerinden vurdu.

1999 doğumlu milli okçumuz aldığı bu başarıyla tarihe geçti.

Bu kötü günlerde biraz olsun yüzümüzü güldürdü.

Altın Çocuk Mete'nin kazandığı bu başarının tesadüf olmadığını söylemek istedim.

Nasıl bir çocukluk geçirdiğini, sporla nasıl iç içe olduğunu okuyunca 'sen bu madalyayı sonuna kadar hak ettin Mete' dedim kendi kendime.

Bu başarı kararlılığın ve azmin en büyük göstergesidir.

Eminim ki Mete, kendisi gibi olmak isteyen pek çok gencimize de örnek olacak.

Daha nice başarılar..