Amasya, Anadolu'nun en eski yerleşimlerinden biri olup tarihinin M.Ö. 4000 yıllarına kadar uzandığı biliniyor. Bu kadim şehir, Hititlerden Asurlara, Perslerden Makedonyalılara kadar birçok medeniyetin hüküm sürdüğü, stratejik ve kültürel öneme sahip bir merkez olmuştur.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde "Şehzadeler Şehri" olarak anılan Amasya, bu unvanıyla Osmanlı hanedanının önemli bir parçası haline gelmiştir. Burada doğan sultanlar ve şehzadeler, bu tarihi kentte yetişerek imparatorluğun yönetiminde kritik roller üstlenmiştir.
Amasya, aynı zamanda Orta Çağ'da stratejik ve diplomatik öneme sahip olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu ile Safevi Devleti arasında yapılan ilk barış antlaşması olan Amasya Antlaşması da bu kentte imzalanmıştır. Bu antlaşma, iki devlet arasındaki ilişkilerin şekillenmesinde belirleyici bir rol oynamıştır.
Ancak Amasya'nın en önemli tarihi olaylarından biri, Türk Kurtuluş Savaşı sırasında yaşanmıştır. Milli Mücadele'nin kritik dönemlerinden birinde, Sivas Kongresi'nin yapılmasına burada karar verilmiş ve bu kongre, Türk ulusunun bağımsızlık mücadelesindeki kararlılık ve birlik ruhunun en önemli göstergelerinden biri olmuştur.
Ayrıca Amasya Tamimi ve Amasya Protokolü gibi önemli belgeler bu kentte hazırlanarak tarihe damgasını vurmuştur.
Ne yazık ki, tarih boyunca doğal afetlere de maruz kalan Amasya, 1773 ve 1841 yıllarında meydana gelen depremlerle büyük zarar görmüştür ve ayrıca 1915 yılında yaşanan yangın, kentin tarihi dokusuna büyük bir darbe vurmuştur.
Bu zengin tarih, Amasya'nın sadece Türkiye için değil, dünya için de ne kadar kıymetli bir miras olduğunu gösteriyor.

Topkapı Sarayı’nın 300 yıllık iki büyük saati restore ediliyor Topkapı Sarayı’nın 300 yıllık iki büyük saati restore ediliyor

Amasya’nın eski adı neydi?

Anadolu'nun kadim şehirlerinden biri olan Amasya, tarihsel dönemler boyunca farklı kültürlerin ve medeniyetlerin etkisinde kalarak birçok adla anılmıştır. Bu adlandırmaların yanı sıra, şehrin kuruluş mitolojisi de oldukça ilginçtir.
Amasya'nın mitolojik kurucu tanrısı konusunda bir ipucu, Roma İmparatoru Septimius Severus dönemine ait bir sikke üzerinde bulunan yazıtta yer alır. Bu yazıta göre, Hermes, Amasya'nın mitolojik kurucu tanrısıdır.
Hitit belgeleri ışığında Amasya'nın en eski adının "Hakmiş" olabileceği düşünülüyor. Bu isim, Perslerin Amasya'yı işgaline kadar kullanıldığına inanılıyor.
Mitridates Krallığı Dönemi'nde ise Amasya'nın adı "Amasseia" olarak geçer. Coğrafyacı Strabon da eserlerinde bu ismi kullanmıştır. "Amaseia", "Ana Tanrıça" anlamına gelen "Ama" veya "Mâ" kökenli bir isimdir ve "Ana Tanrıça Mâ'nın şehri" olarak tercüme edilebilir. Bu tanrıça, Perslerin Anadolu'yu işgalinden sonra popülerlik kazanmış ve Mitridates'in tapındığı tanrıça olmuştur.
Roma Dönemi'nde bu isim "Amasia" olarak değişikliğe uğramadan devam ederken, Bizans Dönemi'nde de aynı şekilde kullanılmıştır. Danişmendliler zamanında "Amasiyye" ve "Şehr-i Haraşna" isimleriyle de anılmıştır. Selçuklu, İlhanlı, Beylikler ve Osmanlı dönemlerinde ise "Amasya" ismi değişmeden kullanılmıştır.
 

Kaynak: Haber Merkezi