Zamanın sisleri arasında, dillerden dillere dolaşan bir efsane yaşar Kütahya’da…
O vakitler, minareden boylu, dağdan güçlü, insan suretinde devler yaşarmış bu topraklarda.
Omuzları bulutlara değen, adımlarıyla vadileri titreten bu ulu varlıkların ömürleri, tıpkı bedenleri gibi uzayıp gider, asırları aşarmış.

Türkiye Ata'sını saygıyla andı
Türkiye Ata'sını saygıyla andı
İçeriği Görüntüle

Susadıklarında eğilip üç kilometre ötedeki Felent Çayı’ndan su içerlermiş — öyle büyüktürler ki bir adımları bir tepenin ötesine varırmış.
Bir gün, içlerinden en bilgesi, en kudretlisi olan liderleri, devleri bir araya toplamış:
“Yan yana dizilin!” demiş gürleyen sesiyle.
Dizinin bir ucu Yoncalı’ya, diğeri Nemrut Kayası’na dayanmış.

Liderin buyruğuyla, Nemrut Kayası’ndan oda büyüklüğünde taşlar koparılmış.
Her biri, elden ele, yürekten yüreğe taşınarak Gulam Köyü civarında işlenmiş.
Sonra yine o dev ellerle Hisar Tepesi’ne taşınmış.
Ve işte o tepede, göklere meydan okuyan, görkemiyle zamanı durduran bir kale yükselmeye başlamış.

Bir söylentiye göre, bugünkü Enne Köyü’nün adı da o günlerin yadigârıdır.
Rivayet edilir ki köyün adı o zamanlar “Elele” imiş — çünkü taşlar gerçekten de ele ele verilerek taşınmış.
Asırlar geçtikçe kelimeler aşınmış, “Elele” olmuş “Enne.”

Yıllar, çağlar akıp giderken, kalenin taşları üst üste dizilmiş; beden duvarlar örülmüş, su mahzenleri kazılmış, yer altı yolları döşenmiş.
Kale yavaş yavaş şekillenmiş; bir efsanenin anıtına dönüşmüş.

Ama o günlerde, artık bin yaşına merdiven dayamış liderin, bıyıkları yeni terleyen bir oğlu varmış.
Henüz üç yüz yaşında olan bu genç dev, bir sabah ansızın ölüvermiş.
O vakte dek ölümün ne olduğunu bilmeyen baba, evladının cansız bedenine bakakalmış.
Gökyüzü kararmış, rüzgâr susmuş.
Ve yaşlı dev, gözleri dolu, inleyerek şu sözleri söylemiş:

“Üç yüz yaşında oğlum öldü hamı traş,
Bu diyarda ölüm olduğunu bileydim,
Koymazdım taş üstüne taş…”

Rüzgâr o sözleri almış, dağlara taşımış.
Bugün bile Hisar Tepesi’ne çıkıp rüzgârı dinlersen, o sözlerin yankısını duyarsın belki:
Bir babanın kaleden değil, kaderden örülmüş sızısını…

Kaynak: Haber Merkezi