Lületaşı Efsanesi: Yedi Kat Yerin Altındaki Sır

Bir zamanlar Eskişehir’in serin yellerinin estiği Karatepe köylerinde genç bir çoban yaşarmış. Gün boyu dağları, taşları, koyun sürülerini gözeten bu çoban, yorgun düştüğü bir öğle vakti sırtını bir yamaca yaslamış, azığını çıkarıp karnını doyurmaya başlamış. Gözlerini kapatıp dinlenmek üzereyken, toprağın içinden gelen bir hışırtı dikkatini çekmiş.

Yere eğilip baktığında, minik bir köstebeğin deliklerden dışarı beyaz, pırıl pırıl taşlar çıkardığını görmüş. Merakla o taşlardan birini eline almış; taş yumuşacık, pürüzsüzmüş, sanki gökyüzünün en parlak bulutundan kopup gelmiş gibi. Çoban cebinden çakısını çıkarmış ve taşı oymaya başlamış.

Lületaşi-2

Tam o anda, taşın içinden bir ışık süzülmüş. Taş birdenbire şekil değiştirmiş ve ay ışığı kadar güzel bir genç kız olup çıkmış karşısına. Saçları lületaşı gibi bembeyaz, yüzü sanki gökyüzünün yansımasıymış. Kız, incecik bir sesle “Ah insanoğlu, bana kıymasaydın!” diye haykırmış ve geldiği deliğe doğru süzülüp kaybolmuş.

Genç çoban şaşkınlıkla ardından koşmuş. Ellerini toprağa daldırıp deliği kazmaya başlamış, kazdıkça kazmış, kazdıkça derine inmiş. Günler geçmiş, ama çobandan bir daha haber alınamamış. Köylüler günler sonra onu yerin yedi kat altında bulmuşlar. Elinde, sımsıkı tuttuğu o beyaz taşlar… Ve avuçlarının arasında hâlâ sıcaklığını koruyan bir parça lületaşı varmış.

Suat Özçağdaş: “AKP karanlığı eğitimi hedef aldı”
Suat Özçağdaş: “AKP karanlığı eğitimi hedef aldı”
İçeriği Görüntüle

148360,Luletasi1

O günden sonra köylüler inanmış ki, her lületaşı parçasının içinde o çobanın yüreğinden kopan bir sevda saklıymış. Taşın her oyulmuş yüzeyinde, bir aşkın izleri; her parlayan tanesinde, yerin altındaki gizemli kızın gözyaşları varmış.

Bugün lületaşını işleyen ustalar, o köstebeği sanatlarının öncüsü, o çobanı ise tutkunun ve emeğin sembolü olarak anarlar. Derler ki, “Lületaşı sadece topraktan değil, bir sevdadan doğmuştur.”

Kaynak: Haber Merkezi