Afet anlarında hızlı ve organize müdahalenin hayati önem taşıdığı Türkiye'de, gönüllülerin omuzladığı sorumluluk dikkat çekiyor. Bu ekiplerden birinde görev alan Yakup Sarıtaş, yıllardır sahada edindiği tecrübeyle afetle mücadelede gönüllülüğün gücünü yansıtıyor. Yakup Sarıtaş, afet bölgesine giderken sadece fiziksel değil, psikolojik olarak da hazırlıklı olmanın gerekliliğine dikkat çekiyor. Ekipler, hava şartları ne olursa olsun koruyucu kıyafetlerini giyerek göreve çıkıyor. Her afet türü için özel eğitim aldıklarını vurgulayan Sarıtaş, "Yangın için itfaiyeden, deprem için AFAD'dan, sel içinse can kurtaran gibi yerlerden eğitim alıyoruz. Göreve çıkmadan önce her ihtimale karşı hazırlıklı hale geliyoruz" diye konuştu.
"Orman yangınlarında görüş alanımız daralıyor"
Özellikle orman yangınlarında yaşanan zorluklara dikkat çeken Sarıtaş, sahada her zaman bir geri çekilme planının bulunduğunu, yangının büyümesi durumunda çıkış yollarının hızla kapanabildiğini vurguluyor. "Orman yangınları, normal yangınlara benzemez. Isı seviyesi çok yüksek oluyor ve yoğun duman nedeniyle görüş alanımız daralıyor. Genellikle çam ağaçları yandığı için beyaz duman oluşuyor. Bu da yön bulmayı zorlaştırıyor" dedi.
"Vatan sevgisi ve vicdan en büyük motivasyonum"
Sahada yaşanan tüm zorluklara rağmen gönüllü olarak görev yapmaya devam ettiğini söyleyen Sarıtaş, bu sürecin temelinde vicdan ve vatan sevgisinin yattığını belirtiyor. Görevine devam etmesindeki en büyük nedenin vatan sevgisi ve vicdanı olduğunu söyleyen Sarıtaş "Başlamadan önce tereddütlerim vardı ama sahaya çıktığınızda her şey değişiyor. İçerideki can sanki sizin kardeşiniz gibi oluyor. Elinizden gelenin fazlasını yapmak istiyorsunuz" diye konuştu.
Önceliklerinin her zaman can kurtarmak olduğunu vurgulayan Sarıtaş şunları da ekledi; "Yangında bir kedi yavrusu bile görsek önce onu kurtarır, sonra müdahaleye devam ederiz."