Atatürk’ün vefatının ardından dünya liderlerinin yaptığı açıklamaların ortak noktası, O’nun dünya üzerinde ender yetişen bir dahi, büyük bir devlet adamı ve dünya milletlerine örnek olabilecek bir lider olduğu gerçeğiydi.
Atatürk, sadece yenilikçi ve ileri görüşlü bir lider olmakla kalmayıp aynı zamanda büyük bir komutandı da. Türk Kurtuluş Savaşı'na yön vermiş, milletiyle birlikte "ya istiklal ya ölüm" parolasıyla hareket ederek zaferin kazanılmasında en büyük pay sahibi olmuştu. Onun liderliğinde, Türk milleti bağımsızlığını kazanarak modern bir ulus devleti olma yolunda büyük adımlar atmıştı. O’nun mirası, Türkiye'nin bugünkü güçlü konumunun temelini oluşturmaktadır.
Büyük Önder Atatürk, Kurtuluş Savaşı sonrası elde edilen başarının yeterli olmadığını düşünerek, Türk milletini çağdaş medeniyetler seviyesine çıkarabilmek için çok zor olan bir dizi devrimi gerçekleştirmiştir. O’nun Türk milletine en büyük armağanı, Türkiye Cumhuriyeti’ni kurarak, ülkeyi çağdaş, laik ve demokratik bir yönetimle buluşturmuştur. Gerçekleştirdiği devrimlerle Türk milletini çağ atlatmış, Türkiye Cumhuriyeti'ni dünya ülkeleri arasında saygın bir konuma taşımıştır.
Hayatının son anına kadar ülkesine hizmet etmiş olan bu büyük lider, “Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel mihver üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar” diyerek, kurduğu cumhuriyetin korunmasını ve daha ileri bir seviyeye taşınabilmesi için akıl ve bilim ışığında ilerlenmesini arzu etmiştir. O’nun mirası, Türk milleti için sonsuz bir ilham kaynağı olmaya devam etmektedir.
Tarih: 10 Kasım 1938-Saat: 09:05
10 Kasım 09:05'te, Atatürk’ün sağlık durumu 1937 yılından itibaren kötüleşmeye başlamıştı. 1938 yılı başlarında kendisine siroz teşhisi konuldu. Türkiye'deki ve yurtdışındaki doktorlar tarafından yapılan tedaviler sonuç vermedi. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı Atatürk, 10 Kasım 1938 Perşembe sabahı saat 09:05’te İstanbul Dolmabahçe Sarayı’nda vefat etti. Cenazesi büyük bir törenle Ankara'ya getirildi ve 21 Kasım 1938'de Ankara'da düzenlenen büyük bir törenle geçici bir kabre konuldu. 15 yıl sonra, 10 Kasım 1953’te kendisi için inşa edilen Anıtkabir'deki ebedi istirahatgahında son yolculuğuna uğurlandı.
