Uzunca bir bayram tatilini geride bıraktık. Bayram bu kim sevmez ki? Hele de çocuklar; yeni giysiler, minik avuçlara bırakılan harçlıklar, bayram yerlerindeki salıncak, dönme dolap, korku tünelleri ve daha niceleri. Şimdi bu yazdıklarımın kaçı, ne kadarı mevcut açıkçası çok bilemiyorum ama her şeye karşın bayramın adı bile çocuklara da erişkinlere de hoşluk, güzellik, mutluluk veriyor işte.
     Evlerinde çocuklarını, torunlarını bekleyen büyüklerimiz, telefonla, elektronik postayla bayram mesajları güzel elbette, bir de bu bayramın adı şekerse.
     Ben de kendi adıma mutlu geçirdim bayramı; sevdiklerimle bir araya geldik, tatlı sohbetler, birlikte yenilen yemekler. Geçmişteki güzel anılar. İyiydim, iyiydik kısacası.
     Uzunca süredir görüşmediğim can dostu arkadaşlarımla da telefonda hasret giderdik. Ortak konumuz elbette canlarımızdı; terk edilen yavru köpecikler, ciddi rahatsızlığı olan kediler, köpekler… Çareler üretebilmek adına kafa yorduk, hüzünlendik, umutlandık. Artan mama fiyatları, veteriner hizmeti rakamları! Çoğunluğumuzun bu konularda sıkıntıları büyük. Her zamanki gibi, “keşke doğmasaydınız” dediğim bebekler için birlikte nasıl yaşatabiliriz diye kafa yorduk.
     Evet, bir bayram daha böyle bitti. Acısıyla tatlısıyla harman edip kabullendik. İnşallah önümüzdeki bayramlarda daha güzel haberlerle buluşur daha mutlu, umutlu paylaşımlar yaparız.