Zamanın ruhunu oluşturan altı bileşen vardır: Birincisi, jeopolitik, jeoekonomik, jeokültürel gelişmelerin izlenmesi. İkincisi, hükümet kararlarını yönlendiren uygarlık algılarının bilinmesi. Üçüncüsü, işgücü hareketlerinin yönü ve hızının kavranması. Dördüncüsü nüfus hareketlerini  yönlendiren temel eğilimlerin farkında olunması. Beşincisi, toplumu yönlendiren geleneklerin sorgulanması ve altıncısı da teknolojinin geçim örgütlenmesini biçimlendirmesi, sosyal,mekânsal, zamansal, deneysel ve psikolojik mesafe oluşumlarının tanımlanması.
    Özellikle  “nüfus hareketleri, göçler, kentleşme ve  teknolojinin etkileri” konusundaki  tahminler, yaşlı nüfusun artacağını, çocuk yetiştirme maliyetinin yükseleceğini, çağdaş bir toplumun; herkese geçimini sağlayacağı bir iş, barınabileceği konut, hızlı ve konforlu erişilebilirlik yananda  “yaşlı ve çocuk rehabilitasyonu ihtiyacını karşılayan”  altyapıları olan toplumlar olacağını gösteriyor.
    Bir yerel seçime giderken yönetime aday olanlardan öğrenme hakkımız olduğunu düşündüğüm bir dizi soru aklıma geliyor:
•    Yönetimine talip olduğunuz kentte geleneksel yaşlı bakım ve çocuk koruma  konusunda oluşmuş kapasitesi ne kadardır?
•    Size göre, kenti nüfusunu ve nüfus artış hızını dikkate alarak geleneksel yaşlı bakım ve çocuk koruma altyapısında  ihtiyaç nedir?
•    Kent yaşamının değişen koşullarını  ve aile yapısını dikkate aldığımızda, orta vadede yaşlı bakım ve çocuk rehabilitasyon merkezi ihtiyacı ne olacaktır?
•    Yerel yönetime aday olarak  yaşlı bakım ver rehabilitasyon sorununu çözmek için ne kadar kaynak gerektiğine ilişkin bir fikriniz var mıdır?
•    Yaşlı bakım ve çocuk rehabilitasyon merkezleri konusunda  merkezi hükümet sorumlulukları nelerdir?
•    Yaşlı bakım ve rehabilitasyon konusunda kaynak yaratma bakımından bir planınınız var mıdır? Kamuoyu ile paşıyor munusun?
Soruları  dilediğimiz kadar artırabiliriz… Önemli olan  yakın geleceğin önemli kent sorunlarından biri hakkında   bilgiye dayalı fikir üretmek; yaygın tartışma ile fikirleri olgunlaştırmaktır.

Çerçeve konuşmaları projelere indirgemek
Genel ve kategorik anlatımlar çok değişik anlam içerdiği için sonuç yaratıcı değildir. Eskişehir gibi birçok konuda “ilkleri” yaratmış bir kentin  birikimleri kadar üç üniversitenin  kurumsal yapısı ve sorumluluklarını da dikkate aldığımızda yerel seçimlerde  yaşlılar ve çocuklar, özellikle de erişebilirlikleri sınırlı olan gündemde güçlü biçimde yerini almalıdır.
    Yerel seçimleri   dedim-dedi  kasaba kültürünün  dedikodu sığlığından kurtarmanın fırsatlarını değerlendirmek gerekir.
    Yapacağımız işlerden biri de, her anlama gelen, ama sonuç yaratmayan söylemleri  proje-odaklı tartışmalara indirgemektir.
    Projeler üzerine konuşursak, önce  “ilgi ve bilgi düzeyimizi”  somut ölçülerle anlama ve anlamlandırma fırsatı yaratmış oluruz. Sonra, seçimleri hamaset dilinin retoriğine kurban etmez, gerçekten yapılabilir olan işler üzerine odaklanmış oluruz. Daha da önemlisi, başlangıç noktasına hassas bağlılık ilkesine uyarak, birikimlerimizi ve yaratmak istediğimiz sonuçları ölçülebilir hale getirmiş oluruz.
    Burada çok genel çizgilerle paylaştıklarımıza  gerekçeli itirazı olan var mı? Varsa yazın ve kamuoyu ile paylaşalım, çok sesliliğin erdemini öne çıkaralım.