Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinin herhangi bir polikliniğine bir rahatsızlığınız nedeniyle gidiyorsunuz.
Tabi öyle elinizi kolunuzu sallayarak, istediğiniz zaman olmuyor bu.
Önce randevu almanız gerekiyor.
Genelde randevuya almanız en erken 3-5 gün, en fazla 3-5 hafta sürüyor.
Bu arada hastalığınız artarsa, tedavide geç kalınmış bir duruma gelirse şansınıza.
***
Her neyse randevu gününüz geldiğinde ilgili poliklinikte çıkıyorsunuz hekimin karşısına.
Önce anlatıyorsunuz rahatsızlığınızı.
Hekim gerekirse muayene ediyor.
Gerekmiyorsa oturuyor masasının başına, önündeki kağıtlarda bir şeyleri işaretleyerek halklı olarak “Şu tahlilleri yaptırmanız lazım ki, doğru teşhis koyup, doğru tedavi uygulayabileyim” diyor.
***
İstenilen tahlil ve görüntülü çekimler için aynı hastanenin ilgili servislerine gidiyorsunuz haliyle.
Size orada yine randevu almanız gerektiğini, randevu tarihinin ise ancak 3-5 ay sürebileceği söyleniyor.
“Peki ne yapacağım ben? Bu kadar zaman nasıl beklerim?” diye soruyorsunuz ister istemez...
***
Ya Şehir hastanesinde yaptırabileceğiniz ya da dışarıda özel laboratuvarlara para ile yaptırabileceğiniz anlatılıyor.
***
Çaresiz tutuyorsunuz Şehir Hastanesinin yolunu.
Herkes aynı şekilde oraya geldiği için Şehir Hastanesinin yükü 2-3 kat artmış.
Hal böyle olunca oradaki randevu sistemi de zora girmiş.
“Lanet olsun” diyorsunuz ve dünyanın parasını ödeyerek özel laboratuvarın yolunu tutuyorsunuz.
***
Parayı bastırdığınız için tahlil sonuçlarınız aynı gün çıkıyor özel laboratuvarda.
O sonuçları alıp, tekrar Tıp Fakültesine gelip, hekime veriyorsunuz sonuçları.
Yapılan tahlilleri yeterli bulursa şanslısınız!
Yeni tahlil isterse işte o zaman yandınız!
Zira her şeye yeniden ve baştan başlıyorsunuz...
***
Kısacası...
Özelde aynı gün çıkan tahliller, devletin hastanesinde çıkması aylar sürüyor.
İşin enteresan tarafı; Sağlık müdürlüğünden hastanelerin yönetimlerine kadar herkes de bu durumu adeta kanıksamış, sadece seyrediyor.
“Ne yapıp edelim, bir cihaz daha alıp en azından süreyi kısaltalım. Hastalar randevu gününün aylar sürmesi sonucu perişan oluyor.” çabası yok.
***
Sadece Tıp Fakültesi hastanesinin 400'e yakın hemşire eksiği var.
Bu ihtiyaç giderilemediği için mevcut yatakların neredeyse yarısı kullanılamıyor.
Siyasiler “Hangi yakınımı yönetici yapsam” derdine düşmüş, hemşire, personel, tıbbi cihaz ve malzeme ihtiyacı umurlarında bile değil.
***
Öte yandan.
“Hangi ihale ile hangi firmayı nasıl kayırsam da yolumu bulsam”iddiaları devletin koca koca kurumlarını itibarsız hale getirmiş.
Vatandaş ise inin inin inliyor!
Sağlıkta, sağlığın haricinde her şey çıkıyor, bir tek sağlık çıkmıyor?

Hastane-10

YÖNETİMİNİ OLUŞTURMAK İÇİN YETKİYİ ALMIŞ.

Seçimlere günler kala AK Parti'de il başkanı Süleyman Reyhan görevden alındı.
Yerine ise Reyhan'ın da yönetiminde bulunan Gürhan Albayrak getirildi.
Böylecee...
AK Parti'nin yerel seçimlere hazırlanmasını son etapta Gürhan Albayrak üstlendi.
***
Seçimlerde alınan başarısız sonuç üzerine AK Parti'de il başkan ve yönetimi değişikliği çok sık konuşulur oldu.
Hatta.
Partide il başkanı olma niyeti bulunanlar yavaş yavaş kendisini göstermeye başladı.
“Bu gün yarın partide yeni il başkan ve yönetimi atanır” düşüncesi neredeyse yerleşti.
***
Ancak, görünen o ki bu beklenti, yani İl başkan ve yönetiminin değişeceği beklentisi sanki boşa çıkmış.
Zira.
İl Başkanı Gürhan Albayrak, kendi yönetimi ile teşkilatları oluşturmak için genel merkezden yetkiyi almış.
Almış olduğu yetki çerçevesinde de teşkilatları kısa bir süre içinde oluşturacakmış.
Bu doğruysa, eminiz il başkanlığı niyeti olan çoğu kişi bu haberden hiç de memnun olmayacaktır.

ERKEN SEÇİM İSTİYORUM!

Ben seçimlerin erkene alınmasını istiyorum…
Ülkenin seçime ihtiyacı olduğundan falan değil bu isteğim…
Üst üste yapılan seçimlere öylesine alıştık ki, 4-5 yıl seçimlerin yapılmayacak olması çok sıkıcı gelmeye başladı bana!
Gündem yok, hareket yok, aksiyon yok…
Seçimsizlik, rutin ve son derece sıkıcı bir sürecin içine soktu bizi.
Hareketsizlikten, gündemsizlikten, sinamekilikten adeta gına geldi!
Seçimsiz bir ayı bile vallahi zor çıkarttık!
***
Halbuki şimdi gündemde seçim olsa böyle mi olur?
Her yaklaşan seçim öylesine keyifli oluyor ki.
-"şimdi bu da nereden çıktı?"diyeceksiniz.
Ama gerçekten öyle…
Örneğin…
Seçim gündeme gelmeye görsün, işin başında olanlar daha bir sevecen olmaya başlıyor.
Seçilip koltuğa oturdukları andan itibaren Polat Alemdar rolüne ister istemez adapte olanlar, seçim yapılacağını hesap edip, koltuğu koruma derdine de düşünce, bambaşka biri olup çıkıveriyor.
Hatta…
Görev süresince randevu almakta bile zorlandığınız insanlar, yaklaşan seçimle birlikte sizi arayıp sormaya, bir de üstüne üstlük" Biz de aramasak arayıp soracağın yok"falan demeye başlıyorlar.
İşte o yüzden seçimin adı bile yetiyor.
Yapmacık ve yalancıktan da olsa, aranılan adamlar oluveriyorsunuz.
***
Herkesin arayanı soranı artıyor.
2-3 yıl arayıp da bulamadığınız insanlar ayağınıza geliyor.
Telefonlarınız, gelen-gideniniz eksik olmuyor.
Daha ne istenir ki?
Bundan keyifli bir şey olabilir mi?
İşte o yüzden erken seçim yapılmasını istiyorum…
Madem alıştırdınız, insanları 4-5 yıl seçimsiz bırakmak hiç hoş değil valla!