Evet, son haftadayız!,..
Neyin son haftasında olduğumuzu ülkenin 60 milyon kadar seçmeninden bilmeyen kalmamıştır sanırım. O on milyonlarla ifada edilen seçmenin ne kadarı sandığı gidecek, oy kullanacak bilinmiyor. 
Uzman tahmincilere göre, 31 Mart 2004 tarihini işaret eden “Sandık başı” çağrılarına icabet, bu seçimde “^düşük” olacak. Kimileri tuttukları siyasi partilerden (iktidar cenahı) umutlarını kestikleri için. Muhalefeti temsil edenlerin yanlıları (Ana ve yavru muhalefet) ise görece üst üste alınan seçim yenilğileri nedeniyle yılgınlıklarından… 
Özellikle son kategoride andığımız kesim için bir başka sav ise daha kestirmeden;
-Millet seçim yorgunu!.. 
Buna dayanarak siyasi partilerden bir “teselli” pompalanıyor seçmene;
-Bu son, siz bir daha gidin sandığa! Zira önümüzdeki 4 yıl da sandık mantık yok!.. 
Bakın, bir başka “son” ifadesi de AKP’nin liderinden geliyor;
-Bu benim son seçimim!.. 
Hadi hayırlısı bakalım

Siyaset ve Maraton!...

Evet, “son haftanın” genel değerlendirmesi böyle. 
Ya “son viraj” nasıl koşuluyor, bir de ona bakalım.
Yeri gelmişken, bir merhum siyasetçiden dinlediğim “koşu” tanımlamasını hatırlatmak isterim;
-Siyaset uzun bir maraton gibidir. Koşuya başlarken önce hedefini belirleyeceksin. O hedefe doğru koşarken, engellemelerle karşılaşacak, yılmayacaksın. Ara sıra tempo düşürüp soluklanacak, yeniden hareketlenirken devamı için yeni stratejiler belirleyeceksin. Önünde hızlı koşanlar yorulup tıkanacaklar, sen son bir gayretle hızlanacak, geçeceksin onları.” 
Bu siyasete heveslenen kişiler için geçerli bir değerlendirme. Ne var ki bu “öğüt” demokrasiyi özümsemiş, seçim sistemlerini oturtmuş ülkelerdeki siyaset başlangıçlarını tanımlayan bir doğruluktur genelde. Bizde ise giderek anlamını yitirmiş bir durum; 
Kimisi yarı maraton koşup terk eder yarışı! Bekler ki yeni bir maraton daha düzenlensin, daha bir avantajlı başlasın. Bunlardan bir kısmı , bakarsın ipi göğüsler. Onu görenler bir başka maratona son 5 bin metreden katılır, daha bir kolayından ilk iki, üçüncü sıradan ulaşmışlar hedeflerine!.. 
Hele ki bazı “şanslılar” vardır ki maratonda, onların zaferi (!) hepten kolaydır. O’nu hazırlayanlar “son virajda” bekletirler. Son metrelere gelindiğinde öndeki maratoncunun bir 10 metre önünde “çaktırmadan” itiverirler piste!..
Gerisi ona kalmıştır artık!... 
-Bir bakmışsın mebus olmuştur, başbakan ya de başban olmuştur!.. 

Bu seçim bir başka maraton!..   

Bir üst başlıkta anlattığım “siyasi maraton” geneliyle devleti yönetmeye talip siyasi partilerin maratonudur!.. 
Önümüzdeki seçim ise yine siyasi partilerin adaylarını Hadi koşun ve kazanın bakalım” motivasyonuyla piste çıkardığı adaylarını maratonudur ki adına eski adıyla “mahalli” dediğimiz 
-Yerel seçimlerdir!.. 
Bu seçimde kentleri, ilçeleri yönetecek belediyelerin başkanları, belediyelerin meclis üyelerinin, Büyükşehir olmayan illerdeki il Genel Meclis Üyelerinin belirleneceği seçimlerdir. 
Elbet bütün bu adaylar çeşitli partilerin isimleri/amblemleri altında katılmkaktadır seçimlere. Yanı sıra, “Bağımsız başkan adayları” da çıkar tek tük de, onlara kulak asmayın!..
-Bağımsız aday olup da kazanan nadirattandır!..
Evet, başlıkta ifade ettiğimiz “ateşe hazır ne kadar barut kalmışsa” sözcükleri ile  31 Mart seçimlerine ilişkin “son yazımız” ise önümüzdeki hafta Salı veya Çarşamba günü olacak… Zira Cumartesi günü yazacağımız değerlendirme yazısı muhtemelen “seçim yasaklarına” girebilecek!.. 
Bakalım o yazıda Eskişehir seçimlerine partiler, onların adayları maratona nasıl başlamış, nasıl bitirmişler. Son barutları nasıl kullanılmış, seçmen nezdinde nasıl etkili olmuşlar?
-Biz de o yazıyla tamamlayalım kendi seçim maratonumuzu!..