Yaşamın en büyük ironisi seçimdir. Hayatın bütünü seçimlerden ibaret olmasına karşın kendisinin bir seçim olmaması başka nasıl açıklanır? Öyle ya, ne yaşama doğduğunda soruluyor “ister misin böyle bir şey” diye ne de giderken. Oysa yaşamın boyunca seni belirleyen yaptığın seçimler sonucu yapıp ettiklerin oluyor…
Atomaltı fiziksel dünya hariç tutulacak olursa yaşadığımız dünya deterministiktir. Bu durum dünyayı oluşturan doğa olaylarının fiziksel olarak neden sonuç ilişkisine bağlı olduğunu anlatır. Deterministik (belirlenimci) bir dünyanın parçası olan insanın kararları ve seçimleri dolayısıyla eylemlerinin de deterministik olması, yani bir şekilde önceden belirlenmiş olması gerekir. Bu durum bize insanın iradesinin özgür olmadığını, yaptığı seçimleri özgürce yapamadığını söyler. Bu çatışma, felsefenin derin çıkmazlarından biridir: İnsan seçimlerini özgür iradesine dayanarak mı yapar? Niyetim değişik filozofların kendilerine göre yanıt aradıkları felsefenin bu büyük sorusunu irdelemek değil. Ancak insanın kişisel tarihinden, bulunduğu koşullardan bağımsız bir iradesi olabilir mi? İnsan iç ve dış koşullardan bağımsız bir seçim yapabilir mi? Genetik ve kişilik yapımız, okuduğumuz okul, aldığımız eğitim, ailemiz, çevremiz, bulunduğumuz toplumsal yapı, dünya görüşümüz ve önyargılarımız ne olacak? Seçim yaparken bunları bir kenara bırakıp özgür iradeden söz edebilir miyiz? Kısaca insan kendi dışına çıkabilir mi?..
Bu ülkede yapılan seçimleri de seçimler sırasında olup biteni de bizzat bu ülke koşulları tarafından belirlenmiş kitle yapıyor. Kimse kimseye gereksiz yere kızmasın. Yaratılan kendi hikayemizdir…