“Bir ülkede edebiyat ve sanattan çok siyaset konuşuluyorsa,
o ülke üçüncü sınıf bir ülkedir.” Nietzsche

Mahatma Gandhi Londra’da hukuk fakültesinde okur.
Peters soyadlı, kötü niyetli ve kibirli bir hocası vardır. 
Gandhi onunla her karşılaştığında dik duruşunu bozmaz.
Bir gün Peters üniversite kantininde bir şeyler atıştırıyordur. 
Gandhi tepsisini alıp onun yanına oturur. 
Hocası kibirli bir ifadeyle şöyle der: Gandhi, anlamıyor musun? 
Hiçbir zaman bir domuz ve bir kuş yan yana oturamaz.
Gandhi: “Sakin olun hocam, ben uçuyorum öyleyse!” der.
İlerdeki bir başka masaya oturur.

Profesör Peters öğrencisinin kendisini domuz yerine koymasına çok içerler. 
Bunun acısını çıkarmak için yaptığı sınavda ona zor sorular sorar. 
Gandhi’ye bir ders vermek ister ama Gandhi soruların hepsini doğru cevaplar. Sıra can alıcı soruya gelmiştir.
“Gandhi, yolda yürürken iki çanta görüyorsun. 
Bu çantalardan biri akıl diğeri para dolu. 
Hangisini alırdın?”
Gandhi hiç tereddüt etmeden şu yanıtı verdi: “Para olanı hocam!”
Hocası: “Ben, senin yerinde olsam diğerini alırdım. 
Sence de öyle olması gerekmez mi?” dedi.
Gandhi’nin yanıtı şu oldu: “Herkes ihtiyacı olanı alır hocam!”

Bizim toplumumuzda da herkes ihtiyacı olan parayı istiyor.
Bilgi ve akıl isteyen olmadığı için herkes paranın esiri oluyor.
Yazımızı şöyle bitirelim.
Fındık kadar aklın vardı. Onun da içi boş çıktı.