Erdoğan Ordu'da konuşuyor, AK Parti'den istifa ederek İYİ Parti'den aday olan Enver Yılmaz'ı şu sözlerle eleştiriyor:
-”Siyasetin namusu var. Evvela üyesi olduğun partiye sadakat göstermen gerekir. Eli işte gözü oynaşta”
***
Erdoğan, İYİ Parti'den istifa ederek AK Parti'ye geçen Nebi Hatipoğlu'nu Eskişehir Büyükşehir Belediye başkan adayı göstermemiş olsa sonuna kadar haklı.
Ancak...
Erdoğan Ordu'da eleştirdiğini aynısını Eskişehir'de bizzat yaptı!
Ordu'da AK Parti'den istifa edip, İYİ Parti adayı olana verip veriştirdi, Eskişehir'de İYİ Parti'den istifa edip AK Partiye katılanı aday yaptı!
***
-Demek ki; Siyasetin namusu sadece AK Parti'den istifa edip, başka partiden aday olanlar için geçerli!
Demek ki;
Başka partiden istifa edip AK Parti'ye gidenler için siyasetin namusuna herhangi bir helal gelmiyor!
***
-Demek ki; Sadakat sadece AK Parti'ye yapılması gereken bir değer!
Demek ki;
Başka partiden istifa ederek AK Parti'ye gelenlerin sadakatlerinde her hangi bir sıkıntı olduğu düşünülmüyor!
***
-Demek ki; “Eli işte gözü oynaşta” olanlar sadece AK Parti'den istifa ederek başka partilerden aday olanlara özgü bir benzetme!
Demek ki;
Başka partilerden istifa ederek AK Parti'ye gelenlerin eli de gözü de yerli yerinde oluyor!
***

Demek ki; trenden inenler siyasi namusu olmayan, sadakatsiz ve eli işte gözü oynaşta olurken,  trene binenler nasıl oluyorsa siyasi namuslu, sadakat sahibi eli-yüzü düzgün oluyor.
***
Valla ne diyelim!
Aynı durum birilerine göre Ordu'da son derece doğru, Eskişehir'de kesinlikle  yanlış oluyor!

KARTLA MI ÖDEYECEKSİN YOKSA..?

Şu sıralar özellikle hizmet sektöründe sık sık karşılaşmaya başladığım bir durum var...
Aldığım bir hizmet karşılığında sıra ödeme yapmaya geldiğimde anında şu soru geliyor;
-”Abi kartla mı ödeyeceksin yoksa nakit mi?”
***
Ne fark edeceğini sorduğumda ise “Kartla ödersen 600 lira nakit verirsen 520 lira oluyor da onun için soruyorum” cevabı alıyorum...
Ardından, aynı kişi kartla ödeme yapılması halinde vergi almak zorunda olduğunu uzun uzadıya anlatıyor.
***
Üzerimde o kadar nakit para olmadığını söylediğimde ise “O zaman iban vereyim parayı oraya gönder” diye alternatif bir çözüm atıyor ortaya...

Meğer bu anlattığımız ve sıklıkla karşılaştığımız durum, herkes  tarafından da bilinen ve uygulanan bir durummuş...
***
Her iki taraf da,  her iki tarafın işine gelen bu yöntemi zaten uyguluyormuş...
Vergi aradan resmen çıkartılmış...

TECRÜBE Mİ? KABİLİYET Mİ?

Adam iş yerini 2-3 yıl önce açmış…
Firmanın kurulmasının üzerinden 3-4 yıl ancak geçmiş.
Şirketin faaliyete başlaması bir yılını bile doldurmamış…
Ama gelin görün ki, iş ilanına çıktıklarında “En az 5 yıllık deneyimi olan” diye başlıyor…
***
İş yerinin, firmasının, şirketin olmayan tecrübesini, işe alacağı adamdan bekliyor iyi mi?
Kendinde olmayan tecrübenin, işe alacağı insanda olmasını bekliyor.
ülkede 4milyonun üzerinde işsiz var.
Bu işsizlerin yüzde 27’si de genç insanlar.
Yani…
Her 2-3 işsizden birisi gencecik insanlar.
***
Okumuşlar, kendini yetiştirmişler, bilgi ve donanım sahibi olmuşlar.
Her çaldıkları kapıdan “Tecrüben yok” diye geri çevriliyorlar…
Her gittikleri kapıda “Biraz tecrübe edin de gel” diye saçma sapan bir tavsiye alıyorlar.
Müracaat ettikleri her iş yerinden “Biz tecrübeli çalışan arıyoruz” cevabıyla geri dönüyorlar.
***

Herkesin böyle davrandığı bir dünyada o genç insanların nerede ve nasıl tecrübe sahibi olacağını kimse düşünmüyor.
Herkesin tecrübeli aradığı bir ortamda nasıl tecrübe sahibi olunabileceğini kimse hesap etmiyor.
Tecrübe sahibi olabilmek için bu gençlerin bir şekilde işe girmeleri gerektiğini hiçbiri umursamıyor.
***
Kimse “İşe alayım sıfırdan yetiştireyim” demiyor.
Hiç kimse “Öğretirim, tecrübeyi de ben zamanla veririm” de demiyor…
Varsa yoksa “Tecrübe isteriz de tecrübe”
***
NOT- Vehbi Koç’un şu sözü bana göre çok önemlidir. “Bir fabrika 3 yılda kurulur. çalışanı ise 15-20 yılda yetişir. Şirketler kabiliyetli insanların omuzlarında yükselir”

Yani “Tecrübeden önce kabiliyete bak” diyor…
Doğru da söylüyor… 

Işsiz