Seçimin üzerinden üç hafta geçmesine karşın seçim yenilgisi yaşayan iktidar ortağı partilerin liderleri çeşitli rakam oyunlarıyla kendi partilerini başarılı göstermeye çalışıyor.
Seçim sonuçları ile ilgili muhalefetin YSK’ya yaptığı itirazlar siyasi kararlarla reddedildi.
2 Haziran’da birkaç yerde yenilenecek seçim dışında normal koşullarda önümüzdeki 4 yıl boyunca seçim gündemimizde olmayacak.

İktidarın gündeminde, seçim yenilgisinin de nedenlerinden biri olarak gösterilen ‘ekonomiyi ayağa kaldırmak’ için getirilecek önlemler var.
Dış finans çevreleri ile yapılan temaslar, Dünya Bankası ile yapılan anlaşma ve diğer ilişkilerle hükümetin kaynak arayışı devam ediyor.
Bir yandan para bulmaya çalışırken diğer yandan ‘kamuda masrafları azaltmak’ konusu sıklıkla dile getiriliyor. 
Cumhurbaşkanı, konuşmalarında ‘kamuda tasarruf’ yapılacağından söz ederek vatandaşlara sabır telkin ediyor.
Cumhurbaşkanı, bu haftaki kabine toplantısı sonrasında 3 aşamalı olan ‘yeni ekonomi paketinin’ ilk aşamasının ‘kamuda tasarrufları arttırmak’ olduğunu açıkladı. 
Cumhurbaşkanı Yardımcısı, Hazine ve Maliye Bakanlığı ve Strateji Bütçe Başkanlığının kamuda tasarruf konusunda ciddi bir çalışma yürüttüğünü belirtti. 
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de Bakanlarla yaptığı toplantıda ‘kamuda kemer sıkma’ konusunda adımlar atılacağını vurgulayarak ‘Kimse bana ek ödeme için gelmesin’ dedi.
Şimşek’in planlamasına göre:
Yeni kamu binası alımına izin verilmeyecek.
Kamudaki servis hizmetine sınırlama getirilecek.
Kiralama ya da yeni araç alımında katı kurallar uygulanacak.
Sadece fiziki gerçekleşmesi % 60-70’in üzerinde olan yatırımlara ödenek verilecek.
Bu arada Çalışma Bakanının açıklamasından da öğreniyoruz ki asgari ücretlilere yıl sonuna kadar artış yapılmayacak. 
Maaş artışı bekleyen emekliler kanun gereği 6. ay sonunda ‘enflasyon farkı’ kadar zam alacaklar.
10 bin TL’nin altında maaş alan ve çok zor durumda olan emekliler için ise somut bir adım atılmış değil.

Kamuda tasarruf politikasının yaşama geçirilmesi elbette önemli fakat içinde bulunduğumuz koşullarda sonuç alınabilir mi, karar vermek zor.
Seçimi kaybeden Belediye Başkanları için mi bilinmez ama daha birkaç gün önce Resmi Gazetede yayınlanan kararname ile kamuda 647 yeni müdür, müdür yardımcısı kadrosu açıldı. 
Cumhurbaşkanının sayısı açıklanmayan (yeteri kadar olduğu belirtilen) uçakları
Yılda bir kez bile kullanılmayan ama kadrolarıyla kullanıma hazır tutulan Cumhurbaşkanlığı sarayları
Dakikalarca devam eden makam aracı konvoyları
Sayısı bilinmeyen Cumhurbaşkanlığı Baş Danışman, Danışman, Müşavirleri
Hesabı bilinmeyen ‘örtülü ödenek’ harcamaları
Seçimden sonra öğrendiğimiz bazı belediye binalarındaki lüks ofisler, şark köşeleri, banyolar, devasa toplantı salonları, sarf malzemeleri için yapılan olağan dışı harcamalar
Değerinin çok üzerinde bedellerle yapılan kamu ihaleleri
Şehir hastaneleri, otoyollar, yolcu garantisi verilen havalimanları, köprüler
Hiçbir gerçeklikle örtüşmeyen “Faiz sebep, enflasyon sonuç” politikasının sonucu olarak dövizi baskılamak için uygulanan kur korumalı mevduat nedeniyle ortaya çıkan Merkez Bankası zararı…
Örnekler saymakla bitmeyecek kadar çok.

Deyim yerindeyse ‘kovanın altı delik’ ve yeni kaynak girişiyle dengelenemeyecek kadar büyük bir ‘israf’ söz konusu.
“İtibardan tasarruf olmaz” anlayışı değişmediği sürece kamuda gerçek anlamda tasarrufun sağlanması neredeyse olanaksız.
Kamuda kemer sıkmanın faturasının bu kez de yine vatandaşa çıkacağı çok açık.
Kaynak yetersizliği nedeniyle kamusal hizmetler gerileyecek.
Toplumun refahını arttıracak yeni yatırımlar yapılamayacak.
Kamudaki en üst seviyedeki israfın finansmanı ‘vatandaşın ödeyeceği vergilerden’ sağlanacak.

Kamu yönetiminde ‘denetim ve şeffaflık’ sağlanmadığı sürece kamuda tasarrufun ‘popülist bir söylem’ olmaktan öteye gidemeyeceği ise ne yazık ki çok açık.