-İdari yönetim olabildiğince yetersiz ve son derece kötü.

-İdareciler kendi iradeleriyle değil Sağlık-Sen'den aldıkları direktiflerle hareket ediyor.

-İktidar yanlısı sendikaya üye olanlara bariz ayrımcılık yapılıyor.

-Son derece liyakatsiz görevlendirmeler oluyor.

-İşi bilmeyen, işe hakim olmayanların iş başına getirilmesi hem hizmet kalitesini olabildiğince düşürüyor hem de hatalar çoğalıyor.

-Burası Hastaneden çok iktidara yakın sendikanın çiftliği gibi...

-6 yıllık hemşire sırf eşi iktidar partisinde olduğu için müdür yardımcılığı görevine getiriliyor.

-Bu güne kadar gördüğümüz en adaletsiz yönetim iş başında.
***
Yukarıdaki sözler, Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi çalışanlarına ait.
Hastane çalışanları arasında bir memnuniyet anketi yapılmış ve bu ankete katılanların verdikleri cevaplar doğrultusunda bir öneri ve değerlendirme raporu hazırlanmış.
İşte bu raporda yer almış yukarıdaki çalışanların ifadeleri.
***
Yapılan ankette sorulan sorulara verilen yanıtların büyük bir kısmı, Hastanede yönetim hizmetlerindeki siyasi ve sendikal yakınlık gözetilerek yapılan kayırmacı zihniyetten şikayet ediliyor.
***
Eskişehir'in en önemli Eğitim ve Sağlık kuruluşu olan Osmangazi Üniversitesi ve üniversiteye ait Tıp Fakültesi Hastanesinde hal böyleyken, Eskişehir'deki AK Partililer de “Biz bu seçimlerde ne oldu da bu kadar ağır bir hezimete uğradık?” sorusuna cevap arıyor iyi mi?
***
Aslında aradıkları cevap önlerinde duruyor.
Merak ediyorlarsa bu ve benzeri kurumları el ele vererek ve karşı çıkmak bir yana üstelik göz yumarak ne hale getirdiklerine bir daha baksınlar!
Belki o zaman sırf partilerinin ve partilerine yakın sendikanın boru öttürme zeminini hazırladıkları için tüm çalışanların adeta nefretini nasıl kazanabildiklerinin farkına varırlar...
Tabi varırlarsa!
***
NOT- Ben CHP'nin yöneticisi falan olsam, seçimlerin ertesi günü bu ve benzeri kurumları tek tek ziyaret eder, CHP'ye sağladıkları katkılardan ötürü, kurum ve sendika yöneticilerine birer hizmet plaketi verirdim. Ne de olsa seçim sonuçlarının bu şekilde çıkmasında üstün gayret ve emekleri yadsınamaz bir gerçek!
Esogü-17
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

ESOGÜ'DE GENEL SEKRETER VEKALETEN ATANMIŞ

Osmangazi Üniversitesi'nde emekliye ayrılan Genel Sekreterin koltuğuna oturmak için büyük bir yarış vardı.
Hatta...
Üniversite içinde, Genel Sekreterliğe atanacak olan isim ile ilgili “ Partiye yakın bir isim mi olacak? Yoksa iktidara yakın sendikanın mensubu mu olacak? Ya da iktidara yakın, aynı zamanda rektörün de yakın durduğu malum bir vakfa yakın bir isim mi olacak?” iddiaları dolaşıyordu.

Sonunda Genel Sekreterliği vekaleten de olsa bir atama yapılmış.
Dr Öğretim Üyesi Tahsin Yamak vekaleten ESOGÜ Genel Sekreterliği görevine getirilmiş...
Yani...
Yukarıdaki iddiaların üçüncüsünü dile getirenler iddiayı kazanmış!
Genel Sekreter-1
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

SİVRİHİSARLILARIN O SÖZÜ GELDİ AKLIMA!

AK Parti 31 Mart seçimlerinde ağır bir yenilgi aldı.
CHP'de olan büyükşehir ve şehirleri alamaması bir yana kendi elindeki birçok belediyeyi de CHP'ya kaptırdı.
Üstelik...
AK parti kuruluşundan bu yana geçen 22 yıllık süreçte ilk kez ikinci parti konumuna düştü.
***
Seçimlerin ardından AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, seçim sonuçlarını değerlendirdiği konuşmasında AK Parti ile MHP'nin oylarını toplayıp “31 Mart seçimleri yüzde 40.5 oy oranıyla Cumhur İttifakının üstünlüğüyle sonuçlandı” dedi iyi mi?
***
Karşıda bir ittifak olsa söylediği doğru kabul edilebilir.
Ama...
Bu seçimde ortada böyle bir şey de yoktu.
Bu sözler bana ister istemez Sivrihisarlıların sıklıkla kullandığı şu sözü hatırlattı:
“Dört diyor, Dokuz diyor, topluyor Otuz diyor”

,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
NEYE ŞAŞIRACAĞIMI ŞAŞIRDIM...

Yaşanan ekonomik kriz ve hayat pahalılığı öylesine bir fırtına estiriyor ki, fiyatların ardından yetişmek imkansız kale geldi...

Hemen her gün neyin fiyatına nasıl şaşıracağımızı resmen şaşırır hale geldik.

Bir fincan Kahvenin 80 lira olduğuna şaşırdığımızın ertesi günü bir çorbanın fiyatının 120 lira olduğuna şaşırıyoruz.

Ertesi gün karışık tost fiyatının 100 lira, bir kilo Kıymanın 600 lira olduğuna şaşırıyoruz.

Sonuç olarak.
Her gün bir önceki güne nazaran bir şeyin fiyatına şaşırıp, neye nasıl şaşıracağımıza şaşırıyoruz.
Görünen o ki...
Şaşırmaya da devam edeceğiz...

,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,