Yeniden seçilen başkanlar, başladığınız işi bitirirsiniz artık!

Abone Ol

2020 yılının Mart ayında yani bundan tam 30 ay önce şehir adına umut veren bir girişim yaşadık.
ESO, ETO, EOSB ve Borsa başkanlarının başını çektiği Eskişehir’deki 50 oda ve dernek başkanı, o dönem hükmi şahsiyeti sonlanmamış olan TÜLOMSAŞ’ın bahçesinde bir araya gelmiş ve “Eskişehir İş Konseyini” hayata geçiren imzaları atmışlardı.
***
Böyle bir konseyin oluşturulması şehir adına son derece önemli bir gelişmeydi.
Zira…
Şehrin tarihinde belki de ilk kez 50’nin üzerinde oda, dernek ve STK, amacı ve müştereği Eskişehir olan bir oluşumu gerçekleştirip, aynı çatı altında bir araya gelebilmişti.
***
Atılan imzalar sonrası resmen kurulan Eskişehir İş Konseyi’nin ne yapacağı, hangi konularda faaliyet göstereceği anlatıldı uzun uzadıya.
“Oluşturduğumuz iş konseyi Eskişehir’in Sanayi, Ekonomi, Kültür ve Sosyal hayatına yeni bir ufuk açacak, şehirdeki birlik ve beraberliğe katkı sağlayacak” denildi örneğin…
***
Mesela; “Bu konsey bir fikir kulübü değildir” de denilerek “Bu konsey kent ekonomisi, kalkınması ve çağdaş Eskişehir’in taleplerini temel alan değerler ile fiili olarak faaliyet göstermek amacıyla kurulmuştur” saptaması yapıldı.
***
Gelin görün ki; böylesine önemli bir oluşum ve bu denli umut veren sözlerin ardından söz konusu Eskişehir İş Konseyi bir fikir kulübü dahi olamadı!
Aradan geçen 30 ay boyunca ikinci bir toplantı bile yapılamadı.
Atılan imzalar sadece atıldığı kağıdın üzerinde kaldı.
Doğrusunu söylemek gerekirse bu durum büyük de bir hayal kırıklığı yarattı.
***
Eskişehir İş Konseyinin oluşmasına öncülük eden ESO, ETO, EOSB ve Borsa başkanları, geçtiğimiz hafta yapılan seçimlere tek aday olarak girip, yeniden başkan seçildiler.
Her biri güven tazeleyip üyelerinden bir dört yıl daha başkanlık yetkisi aldılar.
Umarız ilk işlerinden biri, başlattıkları ama 30 aydır başladığı yerde duran Eskişehir İş Konseyi’ni kuruluş amacı doğrultusunda harekete geçirmek olur.
Aksi takdirde 30 ay önceki şehirde heyecan yaratan bu girişim, siyasetçilerin bir türlü gerçekleşmeyen vaatlerinden farklı olmayacak!

,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

SİYASETİN LANETLİSİ OLUR MU DEMEYİN?

Adam desteklediği parti için gece gündüz çalışıyor.
Partisinin adayı için kapı kapı gezip, propaganda yapıyor.
Çevresinin de oy vermesi için ne gerekirse yerine getiriyor anlayacağınız.
Seçimler yapılıyor, partisi ve adayı kazanıyor seçimi.
Ortaya çıkan sonuç karşısında ondan daha mutlusu yok…
Öyle ya,  ortada kazanılmış bir seçim zaferi var  ve o da bu zaferden haklı olarak  kendince bir pay çıkartıp seviniyor.
Ama gelin görün ki, süreç içinde ne partisi ne de partisinin adayı beklediği gibi çıkmıyor.
Büyük bir hayal kırıklığı yaşıyor.
Sonuç olarak:
Oy verdiği güne lanet okuyup “Elim kırılsaydı da oy vermez olsaydım” diyor…
***
Adam yıllarca partinin peşinden koşmuş.
Her ortamda partisinin savunuculuğunu yapmış.
Partisinde yaşanan olumsuzlukları gördükçe adeta sıtkı sıyrılıyor.
Haksızlıklarla karşılaştıkça partisinden de, partisinin yöneticileri ve seçilmişlerinden de bir anda buz gibi soğuyor.
Seçim geldiğinde, kafasında oluşturduğu terazi ister istemez harekete geçiyor.
Kızdığı, soğuduğu, adeta nefret ettiği partisi ile karşısındaki partiyi ister istemez kıyaslıyor.
Sonucunda, bazı değerleri hafif de olsa ağır bastığı için “Lanet olsun” diyerek yine basıyor partisine oyu.
***
Netice olarak…
Biz her seçim öncesi ve sonrasında, “lanet olsun” diyerek partisine oy verenlerle, partisine oy verdiği için lanet okuyanlara hemen her seçim sonrası sık sık tanık okuyoruz…
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
 

BİNDİK BİR ALAMETE GİDİYORUZ KIYAMETE DURUMU!

Zaman zaman tanıdığımız-bildiğimiz esnaf ve tüccarlara sorarız işlerin nasıl olduğunu.
Verdikleri cevaplarda kullandıkları cümleler az çok işlerinin ne durumda olduğunu ortaya koyar.
Örneğin; yaşanan pandemi öncesinde bir dönem bu soruya genellikle “Şükürler olsun iyi gidiyor” cevabı verilirdi.
Bir müddet sonra verilen cevap “Piyasada biraz sıkıntı var ama bizde durum fena değil” şekline dönüştü.
Pandemi ile birlikte aynı soruya verilen cevaplar genelde “Herkes gibi biz de sıkıntıya düştük ama iyi olacak inşallah” oldu.
Pandemi bitti, “Nasıl işler?” sorusunu sorduklarımızdan “Vallahi hiç iyiye gitmiyor” cevaplarını almaya başladık.
Bu gün aynı kişilere aynı soruyu sorduğumuzda verilen cevaplar hiç iç açıcı değil!
Cevapların içinde ne “Şükürler olsun” lafı var ne de “Fena değil” tespiti.
Her ağzını açan, elektrik faturasına güç yetmediğinden, alışverişi olmadığından, sattığı malı aynı fiyatla raflarına koyamadığından yakınıyor.
Çoğu, kiraya çalıştığını, eleman azalttığını, vergilere yetişemediğini, buna rağmen para kazanamadığını alenen söylüyor.
Kısacası…
Esnaf ve tüccarın konumu süreç içinde resmen  “Şükürler olsun” dan “Bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete” durumuna gelmiş…