Yasak Çözüm Getirir mi?

Abone Ol

Geçtiğimiz günlerde can korumacıların yürekleri ağızlarında; hani şu malum yasaklı ırk kapsamındaki canların kısırlaştırılıp, çiplenip kayıt altına alınması için verilen süre 14 Ocak’ta doluyordu ya. Bu canlara sahip olanlar da, onların dramlarına uzaktan bakanlar da aynı acı ve çaresizlik içinde kıvrım kıvrım kıvrandılar deyim yerindeyse.
 O canlara sahip olup da kısırlaştırma operasyonu ücretini karşılayamayanlar  oldu. Bu duruma çözüm üretmek adına bazı illerin belediyeleri elini taşın altına koydu, kısırlaştırma operasyonlarını yaptırdı, bazı illerde gönüllü veteriner klinikleri bu güzelliğe imzasını attı. Eskişehir’de de üç dört veteriner kliniği, EHKD aracılığıyla köpeğinden vaz geçmek istemeyen ve maddi durumu uygun olmayan can sahiplerinin köpeklerini kısırlaştırdı.
     Ama çok iyi biliyoruz ki, bu kayıt zorunluluğu yüzünden pek çok yasaklı ırk sınıfına giren masum, dağa bayıra atıldı. Bazıları ise ömürlük hapishaneleri barınaklara terk edildi. Bütün bu karmaşa içinde, her zaman olduğu gibi olan, eminim ki çoğunluğunun son derece uysal huylu köpeğine oldu.
     Peki işin diğer cephesine bakalım, bu yasaklar çözüm üretecek mi? Kötü niyetli insanların elinde silah gibi kullanılan, kasları güçlü, çeneleri güçlü başka cins köpekler almayacak mı onların yerini?  Ya da bu canlar yine yeniden merdiven altında üretilmeye devam edilmeyecek mi?
     Bu sorularımın yanıtını köpek eğitmeni Burak Başeğmez çok güzel inceleyerek vermiş: 
     Dönem dönem farklı köpek türlerinin öne çıktığını söyleyen Başeğmez, "70'lerde bu Doberman’dı. Devil dog (şeytan köpek) diye çok popülerdi. Pitbull hikayelerinin aynıları onlar için vardı. Anlaşıldı ki dobermanlarla alakası yok bu olayın. 90'larda ise Rottweiler'lar çıktı. 2000'lerde ise haberlere Pitbull'lar çıktı. “Bu köpeklerden kaçın” dendi. "
     Başeğmez, medyanın bu konularda oldukça yanlı davrandığını belirterek, "Nefsi müdafa hakları elinden alınmış köpekler pitbullar. Sürekli alkollü şoför muamelesi yapılıyor" diyor.
     Bir başka otorite, Köpek Irkları Federasyonu yönetim kurulu üyesi ve aynı zamanda bir veteriner olan İlker Örkmez ise, ırkların yasaklanmasına sebep olanın da, ırkları tehlikeli olarak adlandıranın da insanlar olduğunu belirterek, "Hiçbir köpek ırkı isteyerek, bilerek bir şeyleri yapmaz. Bu tamamen sahibinin yetiştirmesine bağlı" görüşünü savunuyor. Bu görüşü destekleyen Başeğmez ise, "Benim köpeğim eğer benim kontrolümden çıkıp seni ısırıyorsa yüzde 100 suçlu benimdir" şeklinde konuşuyor. Veteriner Örkmez, tehlikeli ırkların belirlenmesinde hiçbir bilimsel altyapının olmadığını söylüyor.
     Eğitmen Başeğmez bunun başka bir tehlikeyi de beraberinde getireceği görüşüne sahip: "Üreticilerden ve eğitmenlerden uzak tutuldukça vakalar artacak. Diğer köpek sahipleri kendi köpekleri ile başa çıkmayı bilmediği sürece başka köpekler yasaklanacak. Yani şimdi pitbullların nüfusu tamamen bitmiş olsun. Türkiye'de sıfır pitbull olsun. Yepyeni bir köpek yasaklanır. Çünkü insanlar başka bir ırka yönelecekler ve onunla başa çıkamayıp onun saldırıları gündem olacak."
     Benim tüm bu yorumlardan çıkarttığım özet ise; veteriner hekim Başeğmez’in görüşü ile birebir örtüşüyor: Uluslararası test standartları var. Köpekleri teste sokabilirsiniz. Eğitmenleri testlere sokabilirsiniz. Bu bakanlık tarafından yapılabilir. Ama yasaklamak çözüm değil. Bu ruhsatsız silah gibi bir şey. Ruhsatsız silah hep yasaklı ama hep var. Uzmanlara göre en önemli nokta, toplumun köpek sahibi olmanın sorumluluğuna dair bilinçlendirilmesi. Böylece, köpeğin, ırkından kaynaklı ihtiyaçlarının giderilip uysal bir hayat sürdürmesi sağlanabilir.