“Kafaya koymuş milletvekili olmayı. Aday gösterilmesi karşılığında partiye de 20-30 milyon lira bağışlayacakmış”
***
“Adam çok varlıklı. Milletvekili olmayı çok istiyor. Onda bu para varken ne yapar eder milletvekili olur”
***
“Valla uzun zamandır sırf milletvekili olmak için para biriktiriyormuş. Aday olmak için seçim öncesi bu paraları harcayacak deniyor”
***
“Adam için para önemli mi? Dünyanın parası var. Bastırır parayı istediği sıraya gelir oturur.”
***
“Bugüne kadar siyasi hiçbir geçmişi yok ama hiç önemli değil. Ondaki para kimsede yok. Basar parayı, göbeğini kaşıya kaşıya seçilir.”
***
Son günlerde, Eskişehir kamuoyunda milletvekili olmak istediği ileri sürülen varlıklı isimler ile ilgili sıkça yapılan yorumlar bunlar…
İşin tuhaf tarafı; bu yorumları yapanların, söz konusu varlıklı insanların, sahip oldukları varlık nedeniyle milletvekili olma ihtimallerini bir hayli yüksek buluyor olması!
Onlara göre parası olmayanın milletvekili olma şansı hiç yok!
Kimse; “Bu görevi yapabilecek kabiliyete sahip mi? Eskişehir’de karşılılıkları var mı? Bilgi, beceri, donanım sahibi mi? Eskişehir’in mahallelerini, köylerini, ilçelerini biliyor mu? Ülke ve şehir gündeminden haberdar mı? İki kelimeyi bir araya getirebiliyor mu?” gibi kriterleri asla sorgulamıyor.
Yukarıdaki özellikleri detay olarak bile dikkate almıyor.
“Parası olmayan hayatta milletvekili falan olamaz. Parası varsa, bastırır parayı istediği partiden milletvekili olur.” algısı öylesine gerçeğe dönüşmüş ki, aksinin olabileceğini kimse düşünmüyor!
Hal böyle olunca milletvekili olmak istediği konuşulan isimleri, üstelik aynı kişilerden gelecek “Parayı bastırarak milletvekili oldu” ya da “Para saçmasına rağmen milletvekili olamadı” şeklinde yorumlar bekliyor.
***
NOT- Bu arada son derece varlıklı olan ve bu işe milyonlar dökeceği söylenilen isimlerin milletvekili olma saplantılarına bir türlü anlam veremiyorum.
Meclis binasında 8-10 metrekarelik bir odada, bir sekreter ve bir danışman ile oturmak, gerek gördüğü zaman birilerine sırf “sen benim kim olduğumu biliyor musun?” diyebilmek için, dört yılda alacağı maaş toplamının 10 katı fazlası para harcayıp vekil olmak istenmesini gerçekten hiç mi hiç anlamıyorum!
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
O GÜZELİM HATIRALAR BETONA GÖMÜLÜP YOK OLDU!
Haller gençlik Merkezinin önünden ne zaman geçsem, orasının Sebze Hali olduğu günleri hatırlıyorum.
Her gün mal indirip bindiren o insan kalabalığının telaşını da…
Keza…
İbis Otel’in her önünden geçtiğimde burasının TMO siloları olduğu yılları da hatırlıyorum.
Hasat sonrası hububat getiren kamyonları, önünde pirinç almak için toplanan vatandaşları da aynı şekilde…
Hatta…
Çukur çarşının her önünden geçtiğimde o eski yapısı geliyor aklıma…
Önündeki birahaneler gözümün önüne, balıkçıların Köprübaşına kadar taşan bağırmaları hala dün gibi kulağıma geliyor…
Her ne kadar güzel anılar içinde yer almasa da, Özdilek Kültür Merkezi önünden her geçişimde eski MİT binasını hatırlıyorum ister istemez.
O binada yaşananların anlatıldığı hikayeleri anımsıyorum.
Tüm bu saydığım yapılar bugün için her ne kadar yenilenmiş, dönüşmüş olsalar da, bozulmayan şekil ve nitelikleriyle eski anıları hala üzerlerinde taşıyabiliyorlar.
Hala önünden geçtiğinizde yaşanmışlıkları zihninize taşıyabiliyorlar.
***
Ama gelin görün ki;
Hamamyolu’ndan her geçişimde, esnafların içinden kovalarla su alıp tüm caddeyi yıkadığı ve boydan boya uzanan o eski su kanalını…
Atatürk Caddesinden her geçişimde yılların acı-tatlı bir sürü anıların yaşandığı Atatürk Stadyumunu…
İsmet İnönü caddesinden her geçişimde Anadolu Üniversitesi’nin ilk kurulduğu ve daha sonra İşçi Bulma Kurumu olan o güzelim binayı…
Bademlik’deki Badem ağaçlarını, Vişnelik’deki Vişne ağaçlarını, Kanlıkavak’daki kavak ağaçlarını HATIRLAMAKTA ÇOK AMA ÇOK ZORLANIYORUM.
Zira…
Bu saydıklarımın üzerinde eskiyi hatırlatacak tek bir simge, tek bir iz kalmamış.
Hepsi başka bir şey olmuş!
O güzelim anıların geçtiği yapıların çoğu resmen betonların altında kalmış!
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
BEN DE SANDIM BU CÜMLELERİ MUHALEFETTEN BİRİ KURDU!
-“Birileri bu puslu havayı fırsat bilerek hak ettiğinin çok ötesinde kazançlar sağlama, hatta devleti ve milleti soyma peşine düşüyor”
-“Yolsuzlukların, rüşvetin olmadığı, yoksulluğun olmayacağı bir Türkiye’yi biz hallederiz. Şu an bunun hazırlığı içindeyiz”
***
Yukarıda yer alan cümleleri okuyunca kendi kendime “Herhalde bu cümleleri CHP lideri Kılıçdaroğlu ya da diğer muhalefet partilerinin genel başkanlarından biri kurmuştur” dedim.
***
Yanılmışım!
Yukarıdaki cümleleri Cumhurbaşkanı Erdoğan kurmuş.
Meğer yükselen enflasyon ve hayat pahalılığı karşısında durumu fırsat bilen ve mal ve hizmetleri değerinin çok üzerinde satanlar için kurmuş bu cümleleri!