Şehirler büyüdükçe insanlar yalnızlaşırmış.
Ne kadar doğru!
Yalnızlık...Hele de kalabalıklar içinde yalnızlık; ne ıstırap vericidir.
Boşa dememişler,"İnsan insanın ağısını alır"diye...
Kızgın çölde suya olan ihtiyaç gibi, yeri gelir bir sıcak tebessüm, bir dost selamı öylesine arzulanır ki...
İnsanların dernek, teşekkül ve çeşitli cemiyetler içinde bulunmak arzuları tam da bu ihtiyacın sonucu olsa gerektir.
*
Böylesi birkaç ahbap toplantısına bendenizi de davet ettikleri oldu.
Bunlardan birisi de "DOSTLAR GURUBU"dur.
Akademisyen, işadamı, esnaf, tüccar, kamu görevlisi, emekli... her sınıftan ve her görüşten insanın bulunduğu bu gurup ta, gerçekten entellektüel ve seviyeli...
Zaman zaman bir sofra etrafında toplanıp ( günlük politika dışında) kent ve yurt sorunları konuşuluyor, aydınlatıcı sohbetler yapılıyor.
Gurubun eşgüdümünü İsmail Canbaz yapıyor.
Ama hakkıyla yapıyor!
İsmail kibar, hürmetli, geniş gönüllü, güleç yüzlü bir insan. Üzerinde,her an yeni bir oyuna hazırlanan afacan bir çocuğun sevinçli sabırsızlığı var. Bir şeyler yapmak ve faydalı olmak için ağır başlı, olgunlaşmış beyefendiliği elden bırakmadan durmaksızın çabalıyor. Ve yüreğindeki sıcaklık, yüzünde ve gözlerinde daima ışıldıyan tebessümüyle olumlu enerji üreterek başarıyor.
*
Önceki hafta Hasan Gönen, İsmet Süder, İsmail Canbaz,A. Namık Akdoğan, Selahaddin Büyükkıdan, Tarık Erden, Selami Uzun beyler, Dilara Tanbova hanımefendi ve bendeniz, dostları temsilen yeni valimizi ziyaret ettik.
Burada bir hususu belirtmek isterim:
Herkes vali olabilir; hükümet isterse bir kararnamelik iştir.
Ama herkes devlet adamı olamaz!
Devlet adamı olgunluğuna erişmiş bir vali, görev emanetini namus bilir. Kötülüğe kilit,iyiliğe anahtardır.
Duruşunda, bakışında ve davranışlarında belli bir tecrübe ve yılların kazandırdığı olgunluk hemen belli olur. O, bilge kişiliği, gönül zenginliği,karşılıksız sevgisi,yüreğinden taşan insan sıcaklığıyla hükümet konağı denen taş binanın ürpertici soğukluğunu şefkatli bir ana kucağına döndürüverir. Sesi olmayanın sesi; kimsesi olmayanın kimsesi olur.
Burnu halkın omzundan yukarı çıkmamış, bürokrat tafrası kuşanmamıştır. En acı lafı bile acıtmadan söyler. Türlü çirkinlikleri dahi düşmanlaştırmadan dönüştürebilmenin dilini ve sırrını bilir.
Kanun, tüzük, yönetmeliklerin katı ve duygusuzluğuna aldırmaz, vicdanını vestiyer asmaz ve onlara sığınarak kendine bir sınır çizmez. İdareye sevgi ve umudu katarak yürek parçalayan yaraları, yürekten gelen bir sezişle sarabilen insandır.
*
İşte yeni Valimiz Erol Ayyıldız'ı bu vasıflara haiz bir devlet adamı olarak tanıdık. Tanıdık, diyorum; çünkü tüm heyetin ortak kanaati bu.
Kısa zamanda Eskişehir'in sorunlarını derin bir vukufiyetle kavramış olması ve Eskişehir'i çok sevmesi dikkatimden kaçmadı.
Yunus gönüllü bir insan; konuşmaları ve davranışları,
"Ben gelmedim davi için
Ben gelmişim sevi için
Gönüller yıkmaya değil
Gönüller yapmaya geldim" der gibiydi.
Vali Bey'in bu bilge kişliği, guruptaki arkadaşların kendi alanlarında uzmanlığı bir araya gelince, durum resmi ziyaret sınırlarını çoktan aştı; adeta Eskişehir üstüne bilimsel bir sempozyuma dönüştü.
Kent ulaşımından imara, sanayiden iş hayatına, eğitimden kültür hayatına...ve tabi Eskişehirspor'a...
Neredeyse iki saate yaklaşan uzun bir sohbet oldu.
Bendeniz zevkle dinledim ve istifade ettim.
Kendilerine tüm arkadaşlar adına huzurlu ve hayırlı görevler diliyorum.
NOT: Özel Kalem Müdürü Mehmet Kocabıçakoğlu...
Değerli bir hemşehrimdir. Daha önce Afyon Valiliğinden getirmeyi arzu etmiştim. Fakat mazereti sebebiyle mümkün olmamıştı.
Vali Bey'i yürekten tebrik ederim. Böylesine sıcak, samimi,iletişimde bilgi ve tecrübesiyle uzman bir insanı görevlendirmesi daha şimdiden halkta büyük bir memnuniyet yaratmıştır.