Geçtiğimiz günlerde bir haber sitesinde, “Vahşi hayvanlarla birlikte büyüyen çocukların olağanüstü hikayeleri” başlığıyla ve çok çarpıcı fotoğraflarla birlikte bir dizi yazı yayınlandı.
Etkilenmemek elde değil, zaten çocukluğumdan beri hep hayal etmişimdir, keşke ben de kurt çocuk olsam diye. İşte hayvanları ve doğayı aşırı seviyorum ya, o zamanlardan böyle hayaller kurmuşumdur. Şimdi köşemin el verdiği kadar size o yazıdan aktarımlar yapacağım, bakalım vahşi hayvan dediklerimiz insanlara neler neler yapmış:
Lobo Kurt Kız. 1845 yılında Meksika'da bir kız, kurtlarla birlikte dört ayak üzerinde koşup, keçileri yakalamaya çalışırken görülür. Bir yıl sonra, bir keçi yiyen kurtlarla birlikte görülür. Daha sonra yakalanır ama kaçar. 1852 yılında, o yine iki kurt yavrusunu emziriyorken görülür ama yine ormana kaçmayı başarır. O tarihten sonra bir daha asla görülmez.
Oxana Malaya, 3 yaşındayken bir gece alkolik olan anne ve babası tarafından dışarıda bırakılır. Bunun ardından kaybolur. 1991 yılında, aradan 5 yıl geçtikten sonra 8 yaşındayken bir köpek kulübesinde melez köpeklerle birlikte bulunur. Bu köpekler büyük olasılıkla hayatını kurtarmışlardır. Bulunduğu sırada bir insandan ziyade bir köpek gibi davranmaktadır. Sadece "evet", "hayır" diyebilmekte, onun dışında dört ayak üzerinde ve dili dışarıda dolaşmakta ve dişlerini göstermektedir. Şu anda 30 yaşında olan Oxana, yoğun tedavi ve terapiler sayesinde ancak 5 yaşındaki bir çocuğun temel sözel ve sosyal becerilerini kazanabilmiştir.
Shamdeo, 1972 yılında 4 yaşlarında bir çocukken kurt yavruları ile oynarken bulunur. Derisi çok kara, dişleri sivrilmiş, tırnakları uzun ve çengelleşmiş, ayakları, avuç içleri, diz ve dirsekleri nasırlaşmış, saçları ise keçeleşmiş bir hâldedir. Tavuk avlamaya ve onları çiğ yemeye düşkündür. Kana karşı özel bir hassasiyeti vardır. Bütün uğraşlara karşın konuşmayı öğrenemez. Ancak işaret dilinden bazı işaretleri öğrenir. Çiğ et yemeyi bırakır ve 1978 yılında Rahibe Theresa Kimsesizler Yurdu'na alınır. İsmi Pascal olarak değiştirilir. Şubat 1985'te ölür.
Madina, doğumundan 3 yaşına kadar köpeklerle beraber yaşar. Sosyal hizmet uzmanları 2013 yılında onu bulduğunda, dört ayak üzerinde yürüyor ve bir köpek gibi sesler çıkarıyormuş, üzeri de çıplakmış. Babası küçük kızı ve annesini doğumdan hemen sonra terk eder. Annesi ise bir alkoliktir ve sık sık ortadan kaybolur. Evde köpeklerle büyüyen kız, köpeklerle birlikte kemikleri kemirir besin olarak. Konuşmayı bilmediği için diğer çocuklarla iletişim kuramaz ve sürekli kavga eder. En iyi dostları köpekler olur. Doktorlar yaptıkları incelemede, Madina'nın zihinsel ve fiziksel olarak tamamen sağlıklı olduğunu tespit ederler. Erken yaşta bulunması sebebiyle konuşma yetisini yitirmemiştir. Bu sayede konuşmayı öğrenir ve böylece bundan sonrası için normal bir yaşam sürme imkânı doğar.
Örneklerde, genelde en yakınlarınca, ailesince terk edilmiş, dışlanmış küçük çocuklar ve o çocuklara “vahşi” dediğimiz hayvanların kol kanat gerdikleri, sahip çıktıkları yani insanlık dersi verdikleri açıkça görülmektedir.