Utanıyorum

Abone Ol

Yurdumuzda da sergiler açmış olan ünlü Çinli sanatçı 1957 doğumlu Ai Weiwei, babası yirmi yıl ücra bir bölgede çalışma kampına sürüldüğü için sürgünde dünyaya gözlerini açmış. Beijing’de sanat öğrenimi ardından, kendisi de gönüllü bir sürgüne giderek on iki yılını Amerika’da geçirmiş. Çin’e döndüğü 1993 yılından itibaren yaptığı çalışmalarla, bugün tanıdığımız sanatçı kimliğini kazanmış ve Çin rejiminin insan haklarıyla ifade özgürlüğünü acımasızca ihlal edişine karşı direnmeye başlamış. “Öyle sanıyorum ki, benim duruşum ve hayat tarzım en önemli sanat eserim” diyebiliyor. Bana göre Ai Weiwei’nin en önemli sözü ise “her şey sanat, her şey politika” demesidir. Yaşadığımız her anın kökeninde siyaset ve güdülen politikalar var. Kim ki yaptığınız bir eyleme siyaset karıştırmayın diye karşı çıkıyorsa bilin ki kendisi siyaset yapmaktadır. Bu ülkedeki kadın ölümleri politiktir. Yıllarca erkek egemen siyasetin ürünüdür. Son olarak iki kız çocuğu babası bir şarkıcının müfettiş ve mühendis etiketli devlet görevlisi zontalar tarafından öldürülmesi de politiktir. Kötülük insan benliğinde pusuda bekliyor, toplumsal sınırlar kaldırıldığında harekete geçiyor. Saldırganların ceza görmediği, yapanın yanına kar kaldığı, liyakatsiz şişirilmiş egolarını tatmin etmek isteyen bataklık sivrisineklerinin yarattığı iklimin sonucudur olan biten. Bir sanatçının haksız yere genç yaşta yitirilmesine mi, geride kalan küçük çocukların çaresizliğine mi yanalım? Yoksa bu kahpe karanlığın oluşmasında bizim de sorumluluğumuz var mı diye kendimizi mi sorgulayalım?..
Her başımıza gelenin politik olduğu gibi bir de politika yapmayı meslek edinenlerin yürüttüğü siyaset vardır ki, onlar profesyoneldir ve bu işi herkesten iyi bilirler. Mesela CHP’nin son “başörtüsü yasası” teklifi bir politikanın ürünüdür. Amaç AKP’nin Anadolu’da yürüttüğü “CHP iktidara gelirse başörtüsünü tekrar yasaklayacak” tarzı politikayı boşa düşürmekmiş. Reis boş durur mu? Bu pası göğsünde yumuşattı ve sağ bir vole ile doksana CHP ağlarına taktı: “Gelin bunu Anayasa değişikliği şeklinde yapalım! Öyle yapalım ki laikliği anayasadan kaldıralım”. CHP’den yanıt: “İnceleyelim uygun görürsek kabul ederiz”. Türban ilkokula kadar inmiş, yaşam tarzına müdahale doruklara çıkmak üzere, kadınlar ve LGBTİ’ler gericilerin hedefinde, dinci baskı toplumun her kesiminde apaçık ortadayken, helalleşme takıntısına bir de başörtüsü yasası ekleme fikrine şapka çıkarıyorum. Her şey kabulüm de bir şey zoruma gidiyor: Günlerdir Mahsa Amini’nin ardından yas tutup eylem yapan, Mollalara direnip düzene karşı çıkan, saçlarını kesip başörtülerini yakan, yerlerde sürüklenip katledilen başta İranlılar olmak üzere tüm kadınlardan çok utanıyorum…