Toryum, açık boşluk ve gelecek inşa etme

Abone Ol

Toryum ve benzeri yeraltı zenginlikleri tartışırken hangi bilgilere ihtiyacımız olduğunu belirlemek ilk ve önemli adım.
İkinci adım, “bilgili ve temas halinde halk olmadan sürdürülebilir kalkınma olmaz” gerçekliğinin gereklerini yerine getirme.
Sosyal medyadan yapay zekâya uzanan bir “yanıltma çağının” tam ortasındayız.
Varsayımlara, zihni modellere, benzetimlere ve iyi seçilmiş metotlara dayalı deneyler ve deneyimler kazanma sürecinde önemli açıklar yaratıldı ve boşluklar oluştu.
Hepimiz biliyoruz ki, “doğa kritik eşikte uzun süre durmayı sevmez, boşluklardan hoşlanmaz onları bir biçimde aşar!”
İnsanlığın yarattığı uygarlığı köklü dönüşümler döneminde boşluklar, kritik eşikler gerçekliğin bir yüzü ise, öteki yüzünde boşlukları dolduran, kritik eşikleri aşan ve yeni normalin oluşmasını sağlayan gelişmeler vardır.
Toryum toplumsal yaşamın çok çeşitliliği yanında “mikro ölçekte proje” olarak algılanmalı, ülkemizin ve insanımızın yararına işletilmesi için “proje-odaklı anlayışla” değerlendirmeli.
Değerlendirmeyi yapacak olan “çoklu aklı” harekete geçirmek başta Eskişehir’deki “değişik alanların” sorumluluğu.
Toplumun önemli bir zenginliği söz konusu olunca, insanlar nasıl bir gelecek tahayyül ettiklerine göre değerlendirme yapar.
Kimileri inanç-odaklı sözcükler, terimleri ve kavramları arka arkaya sıralarken “vatan sevgisi” der. Kimi “ülkenin bekasını” her şeyin üstünde tuttuğunu söyler. Kimi “akıldan ve bilimden” yana durduğunu açıklamaların gerekçesini yapar… Bütün söylemler bir projeye ve fizibiliteye dayalı ayakları yerde bir hikaye üzerine kurulu değilse, “somutlaşmamış sevginin hayal kırıklığı” yaşanır.
Gelin Beylikova’daki yeraltı zenginliğimizi hamaset soslu, mugalata içerikli söylemlere kurban etmeyelim:
Birincisi , siyasi irade, bürokrasi, yerel yönetimler, üniversiteler, emek örgütleri, aklınıza gelen diğer bütün sivil toplum örgütleri bir araya gelerek, açık kaynaklardan “ değerli madenlerin çağımızın endüstrisinde kullanım alanlarıyla ilgili bilgileri” elimizin menziline taşıyalım.
İkincisi, “madenin yeryüzüne en uygun metotlarla nasıl çıkarıldığı” konusunu zihnimizde netleştirecek “uzman bilgileriyle” doğru yolda ilerlediğimizden emin olacağımız kanılara erişelim.
Üçüncüsü, yeryüzüne çıkarılmış madenlerin “işleme teknolojileri ve elde edebilme imkanları” konusunda kulaktan dolma malumatla değil, gerçek bilgilerle değerlendirmeler yapan bilincimizi yükseltelim.
Dördüncüsü, “madenlerin fayda ve maliyetlerini netleştiren bilgilerle” nerede duracağımızı belirleyelim.
Beşincisi, katılımcı ve kapsayıcı bir anlayışla değerli madenlerin zenginliklerinin topluma yansıması için “siyaset üstü ve memleket odaklı yolu” birlikte sorgulayarak kendimize bir yol ve yöntem belirleyelim.
O zaman insan sevgisi, yurt sevgisi, hakikat aşkı ve yarar üreterek yaşamı anlamlandırmayı somutlaştırabilir, açıkları kapatır; boşlukları doldurur ve kritik eşiği aşarak yeni normal yaratabilir ve sürdürebilir gelecek inşa edebiliriz.
Küçük bir çabayla Eskişehir’de var olan birikimi bu konu üzerine odaklamak mümkündür İnanın bana, “eleştiri ve korkuyu aşabilir, merak ve öğrenme üzerinden değer üretebiliriz”
Burada söylenenlerin eksik ve yanlışlarını gerekçelendirmek herkesin hakkıdır; ama, kulakları sağır eden sessizliğe sığınmanın adı farklıdır; onu da siz belirleyin. Belirleyin ki gelecek inşa etme sorumluluğumuz bağlamında doğru yerde durabilelim.