Bir kere:
Unuttuğunuz ne kadar olay varsa bir gün geliyor, hem hatırlatıyor unuttuğunuz olayı hem de hesap sormanızı mümkün kılıyor.
***
İşte size şimdi, neyi kastettiğimizi ispatlayacak nitelikte bir olay anlatacağız...
Arşivlerde dolanırken, bundan tam iki yıl önce yapılmış bir açıklama düştü önümüze.
Açıklamayı yapan AK Parti Eskişehir milletvekili Fatih Dönmez...
***
Seçim öncesi milletvekili aday listeleri açıklanmış, AK Parti Eskişehir milletvekili listesinin başına o tarihte Enerji Bakanı olan Fatih Dönmez'i koymuş, Eskişehir'e gelen Fatih Dönmez de parti binasında bir yanına milletvekili listesinin ikinci sırasında yer alan Ayşen Gürcan ile o dönemin İl Başkanı Süleyman Reyhan'ı alarak açıklama yapıyor...
***
Eskişehir'in sorunlarını, isteklerini ve taleplerini bildiklerini söyleyerek başlıyor sözlerine.
Eskişehir'in güçlü yanlarının zayıf yanlarından, fırsatlarının da tehditlerden daha fazla olduğunu söyleyerek şunları söylüyor:
“Eskişehir'e lig atlatacağız. Eskişehir bugüne kadar ulusal markalar yarattı, biz Eskişehir'i küresel çapta marka yaratan şehir yapacağız.
Öte yandan, Eskişehir'e değer katan, belediyeler dahil her kurumla işbirliği yapacağız”
***
Son derece önemli iki vurgu var konuşmada.
Eskişehir'in küresel ölçekli markalarının yaratılması, her kurumla işbirliği yapılması...
Konuşmanın üzerinden iki koca yıl geçmiş...
***
Bırakın küresel marka yaratılmasını, şehrin ulusal ve yerel markaları bile, iflas eden ve konkordato ilan edenler dışında bir çoğu ayakta zor duruyor.
Diğerine gelince.
Bırakın belediyelerle işbirliğini, bugüne kadar kendisini belediyelerin önünden geçerken dahi görmüş, belediye başkanlarıyla aynı mekanda bulunduğuna da şahit olmuşluğumuz yok.
Dedik ya yukarıda “şu arşiv çok acayip bir şey” diye...
Aradan kaç yıl geçse de bazı yerine getirilemeyen sözleri şak diye önünüze getiriveriyor...
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
NE KADAR CİDDİ MESELE VARSA...
Geçtiğimiz hafta içinde:
Baro Çocuk Hakları Komisyonu tarafından yapılan, MESEM uygulamasıyla 10 ayda 80 çocuğun hayatını kaybettiği, cinsel istismar mağdurları olan çocuklarla ilgili hala rızasının olup olmadığının değerlendirildiği ve ahlaki yozlaşma, hatalı düzenlemeler ve denetimsizliğin faturasını çocukların canlarıyla ödediğine ilişkin “Bu çocukları devlet koruyamayacaksa kim koruyacak?” açıklaması...
***
KESK' tarafından yapılan yapılan, Mecliste görüşülen bütçenin, emeğiyle geçinenlerin payına daha fazla vergi, daha düşük ücret ve maaşlar; dolayısıyla yoksulluk ve adaletsizlik düştüğünü, bütçeden aslan payının yine patronlara, silah tüccarlarına; geçilmeyen köprülerin, yolların; gidilmeyen hastanelerin ve havalimanlarının müteahhitlerine verildiğinin vurgulandığı “Bu bütçe çoğunluğu yoksullaştıran, küçük azınlığı zenginleştiren bir bütçedir” açıklaması...
***
Anadolu Üniversitesi'nde, yemekhanedeki rezervasyon ile yemek yeme uygulamasını protesto eden öğrencilere üniversite güvenlikçilerinin saldırıda bulunması ve sonrasında öğrencilerin “Üniversitenin asıl sahibi bizler değil miyiz?” açıklaması...
***
Ve...
Bir MS hastası bir genç kızın bir aile hekimi tarafından taciz edilmesi...
Normalde gündemin en üstünde yer alması gereken, insanların dikkat kesildiği konular olması gerekirken, söylenip geçilen, kimsenin umursamadığı, Murat Mercan'a verilen yeni görev ve meclislerde saçma sapan tartışmalar kadar ilgi görmediği konular olarak ciddiye bile alınmadan gitti iyi mi?
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
SİYASETÇİ DÖNÜYOR, AVANESİ DAHA HIZLI DÖNÜYOR...
Baba Eren aşka gelmiş.
Her şeye "merhaba" demeden edemezmiş.
Bir ağaç görse "Ağaç baba, merhaba.", bir deve görse, "Deve baba, merhaba." Senin anlayacağın, dağa taşa merhaba verip dolaşıyormuş.
***
Aşk ile sarhoş olmuş, muhabbet başını döndürmüş geziyormuş. Derken bir gün yolu değirmene düşmüş.
Bakmış taş dönüyor. Aynı muhabbetle değirmen taşına yaklaşmış. "Taş baba merhaba." demiş. Demiş ama bu arada eteğini de kaptırmış.
Baba güç bela kendini kurtarmış. Sonra biraz geriye yaslanmış. Değirmen taşına bakmış, bakmış, demiş ki: "Yok baba, yok! Bundan sonra dönene merhaba yok!"
***
Şu sıralar siyasette keskin dönüşlere şahit oluyoruz.
Dün AK denilene bugün KARA deniliyor resmen.
Dün söylenenlerin bugün tam tersi söyleniyor.
Dün sergilenen tavırlar sanki hiç sergilenmemiş gibi bugün başka tavırlar içine giriliyor.
Siyasette öyle keskin dönüşler oluyor ki, avane "Yok baba, yok! Bundan sonra dönene merhaba yok!" diyeceği yerde, gayet normalmiş, hiçbir anormallik yokmuş gibi, aynı keskin dönüşü, laf kondurmadığı siyasetçiyle birlikte yapmayı ısrarla sürdürüyor...
***
Siyasetçi dönüyor, avane dönüyor.
Siyasetçi bir daha dönüyor, avane aynı şekilde dönüyor.
Bazen hızına yetişmekte zorlansa da, sonuçta bir şekilde dönen siyasetçi ile dönüyor...
üstelik...
Eteğini öyle bir kaptırmış ki, kaptırdığının farkında bile olmadan dönüyor dönüyor...
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,