Eskişehirspor yönetimi, hafta içinde teknik direktör değişikliğine giderek takımı tecrübeli çalıştırıcı Hakan Şapcı’ya emanet etti. Yeni bir sayfa açıldı, yeni bir umut doğdu derken, Denizli İdmanyurdu maçıyla bu sayfanın nasıl dolacağını görmek istiyorduk. Ancak maç sonunda yine aynı hikâye: 1-1’lik beraberlik ve zirvenin 8 puan gerisine düşen bir Eskişehirspor.
***
Maça öyle istekli başladık ki, tribünlerde şakalaşıyorduk “Takım pas yapmayı öğrenmiş” diyerek…Akın Akman’ın kaçırdığı penaltı bile moralleri bozmamıştı. Çünkü sahada baskı yapan, rakibini boğan bir takım vardı. Beklenen gol de Tayfun Tatlı’nın bitiriciliğiyle geldi.
***
Ama ikinci yarı… sanki başka bir takım çıktı sahaya. Ne koşu vardı ne istek. Geceyle gündüz kadar fark vardı iki yarı arasında. Hücumda çoğalamayan, iki pas yapamayan bir Eskişehirspor izledik. Ve ne yazık ki rakip atamadı ama biz kendi kalemize attık. Bireysel hata, skoru 1-1’e getirdi.
***
Gol sonrası futbolcuların ayakları birbirine dolaştı. Taraftarın tepkisi haklıydı. Çünkü bu şehir, bu forma, “ruhsuz” futbolu affetmez. Üç haftadır galibiyet yok. Üstelik hedef şampiyonlukken, şimdi fark 8 puana çıktı.
***
Bu tablo gösteriyor ki, artık bahaneye yer yok. Futbolcuların sahada “ruhlarını” bırakmaları gerekiyor. Yoksa hedefli başlayan bu sezonu, hedefsiz kapatmamız işten bile değil. Son söz olarak; Bu camia sabırlıdır ama sabrının da bir sınırı vardır. Artık konuşma değil, oynama zamanı.