POLİTİKA

Abone Ol

Bir devletin resmi olarak başlıca bir iç, birde dış politika olarak iki tane büyük politikası vardır ki bunu büyük oranda seçilmiş hükümetler belirler. Eskiden biraz işin içine derin devlet falanda girerdi ama ne gam, artık derin ve resmi devlet birbirine karıştığı için şimdi seçilmiş hükümet belirler demek daha doğru. Önce güncel iç politikamıza özetle bir bakalım: Sayın Başbakan yeni anayasa için diğer parti liderleri ile randevulaşıp konuşmalar falan yapıyor ya, hani 7 Haziran seçimlerinden sonrada CHP ile 40 gün süren toplantılar yapıp erken seçim kararı almıştı, onun gibi bir oyun sahneye konuyor. Çünkü iç politikamızı hükümet belirlemiyor, politikalar hükümeti belirleyen Cumhurbaşkanı tarafından oluşturulmakta. Gündem yeni "Anayasa" ve "Başkanlık" modelinin ülkeye uyarlanması. Ancak bu milletvekili dağılımı ile hem yeni Anayasayı oluşturmak hem de Başkanlık sistemine geçmek biraz zor. Tabi MHP her an yedek lastik konumuna geçmezse yada verilecek bir özerklik tavizi ile HDP her an AKP güdümüne girmezse. Biz bu koşulların oluşmadığını var sayarak ve umarak, bizi bekleyen tiyatroya bir göz atalım. Cumhurbaşkanı anayasayı halka danışırız, beraberce tartışırız falan diyerek zaten bir ön giriş yapmakta. Konuyu parlamentodan uzakta tutmak, muhtarlarla yaptığı sohbetler gibi halkı alıştırmak, referandum ile, olmazsa yapılacak erken bir seçimle MHP yada HDP'yi devre dışı bırakarak tek başına anayasayı değiştirebilecek ve başkanlık sistemini getirebilecek çoğunluğa erişmek istemektedir. Şimdiye dek tanıdığımız kadarı ile de Cumhurbaşkanı istediğini alana dek bu tiyatro sürecektir...

İç politikada oyunun koşullarını Cumhurbaşkanı belirlerken dış politika farklı mı? Suudi Arabistan ile İran arasındaki büyük gerilimde biz ne yapacağımızı şaşırmış, ürkek tavşanı oynuyoruz. Mezhep çatışmaları orta doğunun yazgısı. Sünni ittifakta resmen yerimizi alınca mecburen Suudi taraftarı oluverdik. Bu mezhepçi politikalarda Başbakan ile birlikte Cumhurbaşkanı tarafından oluşturuldu. Suudiler Şii Şeyh Nemr El Nemr'i idam edince yer yerinden oynadı. IŞİD'in resmi devlet olmuş versiyonu Suudi Arabistan'a tek kelam dahi edemeden kalakaldık. Ünlü İtalyan romancı ve düşünür Umberto Eco'nun güzel bir aforizması var: "İnsan ilk seferinde dikleşmeyi sağlayamazsa, ömür boyu iktidarsız kalır" diyor. Bizi daha neler bekliyor onu da yaşayarak hep birlikte göreceğiz. Allahın sopası yok, "Yurtta sulh, cihanda sulh" lafının ne demek olduğunu ve Atatürk'ün büyüklüğünü her fırsatta bu milletin gözüne sokuyor, ama görüp de anlamadıktan sonra ne fayda! Atatürk devrimleri ile biz bu ilkellik cehenneminden yıllarca uzakta kaldık. Şimdilerde orta çağ karanlığının kucağına koşar adım gitmemizde ve orta doğu bataklığının içine bu kadar gömülmemizde dünya liderlerimiz tarafından oluşturulan bu politikaların hiç mi suçu yok? Rusya, Japonya ve ABD'li bilim insanları tarafından "periyodik cetvele" dört yeni element eklenirken, biz Diyanetin nişanlılar hakkındaki safsatalarını, asgari ücrette oynanan oyunu ve devlette Cuma namazı düzenlemelerini konuşuyorduk. Mesafe gittikçe açılıyor, hadi biz yolun sonunu görüyoruz da çocuklar daha başında, yazık değil mi onlara, nasıl kapatacaklar bu uçurumu? Miras olarak alacakları bu politikalarla mı?..