“Bir bireyin yaşamını, annesi kadar etkileyebilen başka hiçbir şey yoktur.”
Çok güzel bi huyumuz daha vardır. Kendimizden başkasını beğenmeyiz? Öncelikle
karşımızdakilerin yaptığı yanlışları yargılar ve hükmünü de veririz.
Lafa geldiği zaman dünya küçüldü. Her şeyden haberimiz oluyor. İnsanlar yeni dünya
düzenine uyum sağlamaya çalışıyor. Ülkemizdeki insanların da değişime ayak
uydurması gerekiyor. Değişim aileden başlar gibi komik laflar ederiz. Başkalarının
değişmesini, düzelmesini isteriz de kendimizi düzeltecek ilk adımı atmayız.
Adaletten söz ederiz de hangimiz aile içinde veya çevremizde adil davranırız.
Bildiğim bir şey varsa o da her şeyi biz biliriz. Aile içinde alınacak önemli kararları
bile aile bireyleriyle ortak bir karara varmak için tartışmayız! Çünkü “onlar bilmez,
onlar ne anlar” deriz. Karar verici biziz ve en iyi kararı da biz veririz. Aldığımız karar
olumsuz çıkarsa ‘Yanılmışım’ der işin içinden çıkarız. Sonra da ülkeyi idare edenlere
faşist der, kendimizi de çoğulculuktan yana demokrat ilan ederiz.
Dünya değişim içinde anla artık! Yaşam öylesine hızlı akıyor ki, değişmemek
mümkün değil. Zira insanın üç gün önceki düşüncesi, hayata bakışı, üç gün sonraki
ile aynı olamayabilir. Değişim insanın doğasında vardır. Yunan filozofu Heraklitos’un
da dediği gibi; “Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.” Değişimden kaçma
şansımız olmadığına göre mühim olan değişimin ileri yönde olması gerekir. Bu sözü
en güzel dile getirense Atatürk’ün sözleridir.
“ Milletimizin başına gelen bütün felaketler kendi talih ve geleceklerini başka
birisinin eline terk etmesinden kaynaklanmıştır. Bu kadar acı tecrübeler geçiren
milletin bundan sonra egemenliğini bir kişiye vermesi kesinlikle mümkün
olmayacaktır.” Mustafa Kemal Atatürk