Okulda olması gereken çocuklar ucuz iş gücü piyasasında

Abone Ol

Ulus olarak çok derin üzüntü yaşadığımız günlerdeyiz.
Gürcistan’da düşen kargo uçağında bulunan Eskişehirli Hava Uçak Bakım Üsteğmen Emre Mercan’la birlikte şehit olan askerlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine sabır diliyoruz.
Böylesine büyük bir hüznü yaşarken Suudi Arabistan kralı öldüğünde “Bir Günlük Milli Yas” ilan eden iktidarın askerlerimizin şehit olması nedeniyle aynı duyarlılığı göstermesi ve “Milli Yas” ilan etmesini beklerdik.
Ne yazık ki böyle bir karar alınmadı.
Ayrıca birkaç gün önce 10 Kasım’da büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 87. Yıl dönümü olan anma gününde TRT 1’de sabah kuşağında horon tepilip türkü söylenen görüntüler yayınlandı.
Anma günündeki coşku tablosu kamuoyu vicdanını derinden yaraladı.

Böyle bir girişten sonra aslında Dilovası’ndaki ‘iş cinayetinin’ üzerinde durmak istiyorum.
Kocaeli’nin Dilovası ilçesindeki parfüm deposunda çıkan yangında ikisi çocuk altı kişi yaşamını yitirdi.
Fabrikadaki yangının nedenleri üzerinde tartışmanın çok büyük bir önemi yok.
Her zaman olduğu gibi bu kez de;
İhmaller
Denetimsizlik
Cezasızlık
Can aldı.

Boğaz tokluğuna, sosyal güvenceden yoksun biçimde çalıştırılan 15 ve 17 yaşındaki çocuk işçiler yanarak can verdiler. Ertesi gün de Ağrı’nın Aşkale köyünde 14 yaşındaki başka bir çocuk ayçiçeği hasadı yapılırken traktöre bağlı biçerdöverin altında kalarak hayatını kaybetti.
Bu yıl çalışırken ölen 77. çocuk oldu.
Yoksulluk nedeniyle küçük yaşta ağır koşullarda çalıştırılan çocuklar yaşamlarını kaybetmeye devam ediyor.
Ailelerde derin yoksulluğun faturasını yaşamlarını kaybetme pahasına çalıştırılan çocuklar ödüyor.
Böylesine yakıcı bir tablo ortadayken ülkeyi yönetenlerin gündeminde ise ne yazık ki çocuk işçilerin ölümleri konusu yok.
Çocukların iş cinayetlerinde yaşamlarını yitirmeleri ile ilgili gerekli tedbirler alınmıyor.

Fırsat eşitliğinden yararlanamadığı için eğitimden koparılan
Küçük yaşta çalıştırılmak zorunda kalan çocuklar
Ucuz iş gücü piyasasına çok elverişli bir kaynak haline geliyor.
Oysaki Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre “18 yaşın altındaki tüm bireyler çocuktur ve sağlıklı bir çevrede yaşama, eğitim, sosyal ve kültürel gelişim haklarına sahiptir”.

Diğer yandan İş Sağlığı ve Güvenliği temel bir haktır.
Devlet bu hakların yerine getirilmesi ile görevlidir.
Devlet demişken Milli Eğitim Bakanlığı’nın çocuk işçiliği teşvik eden Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) uygulamasının da üzerinde durmak gerekli.
Çocuklar haftada bir gün okulda 4 gün ‘stajyerlik’ adı altında fabrikalarda asgari ücretin % 30’u kadar ücretle ucuz iş gücü olarak çalıştırılıyor.

Sosyal güvenlik kapsamında güvenceleri yok.
Eğitim bu çocuklar için ‘özgürleşme alanı’ olmaktan çıkarıldı.
Fabrikalardaki çocuk işçiler iş kazası nedeniyle yaşamlarını kaybediyor.
Ayrıca devlet tarafından korunması gereken çocuklar güvensiz iş ortamlarında ‘şiddete ve tacizlere’ maruz kalabiliyor.

İşçi Sağlığı ve Güvenliği Meclisi (İSİG) verilerine göre, Türkiye'de her yıl 60-70 civarında çocuk işçi tarımda, sanayide, inşaatlarda ve sokaklarda çalışırken hayatını kaybediyor.
İSİG uzmanları 2013 yılından beri en az 770 çocuğun çalışırken hayatını kaybettiğini söylüyor.
Yaşanan can kayıplarına karşın “Çocuk işçiliğine güvenlik şartıyla evet“ diyen zihniyetin temsilcilerine bir kez daha hatırlatalım.
Çocukların okulda olmaları gereken yaşta çalıştırılmaları ‘hangi nedenle olursa olsun’ kabul edilemez!