Sahnenin Işıltısının Ardında Bir Mücadele
Tam adı Hicran Muazzez Abacı olan sanatçı, 12 Kasım 1947’de Ankara’da dünyaya geldi. 1990’da yayımladığı “Vurgun” albümüyle satış rekoru kırarak müzik tarihine geçti.
1998’de Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Devlet Sanatçısı unvanına layık görülen Abacı, Türk Sanat Müziği’ne çok sesli düzenlemeleriyle yeni bir soluk getirdi.
Üç Evlilik, Bir Büyük Aşk...
Abacı’nın hayatı yalnızca müzikle değil, fırtınalı ilişkileriyle de gündeme geldi. İlk evliliğini 18 yaşında polis memuru Abdurrahman Abacı ile yaptı; bu evlilikten tek kızı Saba dünyaya geldi.
Ardından 1973’te avukat Atilla Kurtbaş ile ikinci kez nikâh masasına oturdu, ancak evlilik kısa sürdü. En çok konuşulan ilişkisi ise kabadayı Hasan Heybetli ile yaşadığı aşk oldu. Cezaevinde başlayan bu ilişki, evlilikle sonuçlandı. Çift daha sonra ayrıldı, 1989’da yeniden evlendi, 1993’te ise yollarını tamamen ayırdı. Heybetli ile yaşadığı dönem nedeniyle bir süre Akşehir’de yaşayan sanatçı, o günleri “hayatımın en karanlık ama en öğretici yılları” olarak tanımlamıştı.
Kızı İçin ABD’deydi
Hayatının son döneminde ABD’de yaşayan doktor kızı Saba’yı görmek için Amerika’ya giden Abacı, 30 Ekim’de kalp krizi geçirdi. Menajeri Taner Budak, acı haberi “Sanat güneşimiz, 78. doğum gününde ışığını bize bırakarak gitti.” sözleriyle duyurdu.
Bir Dönemin Sesi Sonsuza Dek Yankılanacak
“Vurgun”, “Sensiz Saadet Neymiş”, “Bir Garip Yolcuyum” gibi unutulmaz eserlerle milyonların kalbinde taht kuran Muazzez Abacı, Türk müziğinin altın dönemini temsil eden son büyük seslerden biriydi.
Muazzez Abacı hakkında bilinmeyenler:
50 yılı aşan kariyerinde yüzlerce konser verdi. Kızını gözlerden uzak büyüttü, anneliğini hep gizli yaşadı. Üç evlilik yaptı, ancak gerçek aşkını bir türlü bulamadığını sık sık dile getirdi.
1998’de “Sibel” dizisinde kendisini canlandırarak televizyon tarihinde bir ilke imza attı. Muazzez Abacı’nın hayatı sadece bir sanat yolculuğu değil, tutkularla, kalp kırıklıklarıyla ve müziğe adanmış bir ömürle yazılmış bir hikâyeydi. “Vurgun”la gönüllere işleyen sesi, artık ebediyen hafızalarda yaşayacak.